Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Sinema Kemal Sunal azmederek üniversiteyi yıllar sonra bitirdi
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin Nişantaşı'ndaki kampüsünde sıradan bir gündü. Öğlen arasında arkadaşlarla kantinde sohbet ediyorduk. Fakültenin görevlilerinden biri yanıma gelip Basın Yayın Tarihi dersini aldığımız Mehmet Nuri İnuğur'un beni odasına çağırdığını söyledi.

        Epeyce endişeli bir vaziyette yürürken Mehmet Nuri İnuğur'un beni yine kalaylayacağını düşünüyordum. Zira iki kez beni fena halde fırçalamıştı. İlki; üniversitenin vakfından burs kazandığımdan haberimin olmamasından dolayıydı.

        Odasına çağırtmış, "Baban mı zengin yoksa aptal mısın? Fakülteye girdiğine göre aptal değilsin. Vakfımızdan burs kazandın ama gidip banka çekini almıyormuşsun. O zaman baban zengin" demişti.

        "Babam zengin değil, burs kazandığımdan heberim yok" deyince iyice öfkelenen Mehmet Nuri İnuğur; "Girişte bir ilan panosu var. Zahmet olacak ama arada sırada oraya bakıver."

        Mehmet Nuri İnuğur, ikinci fırçasını Basın Yayın Tarihi dersinin vizesinden oldukça düşük not almamla atmıştı; "Maşallah Bay Çalışkan, kitabın kapağını bile açmamışsın, derslerimi hiç dinlememişsin."

        Kemal Sunal, her 3 Temmuz'da olduğu gibi bu yıl da Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki kabri başında anıldı. Gül Sunal, Ali Sunal - Nazlı Kurbanzade Sunal ve Ezo Sunal Öztüyen'in yanı sıra sevenlerinin katıldığı anma töreninde dualar okundu.

        REKLAM

        Kemal Sunal, Mehmet Nuri İnuğur'un masasının önündeki koltuklardan birinde oturmuş gazete okuyordu.

        Ben de diğer koltuğa oturdum.

        O dönem çalıştığım dergiye Darülaceze ile ilgili bir izlenim haberi yapmıştım. Mehmet Nuri İnuğur, "Bay Çalışkan, dergideki haberini okudum. Güzel olmuş, eline sağlık" dedi.

        Kemal Sunal, o esnada başını gazeteden kaldırıp "Neymiş o haber?" dedikten sonra Mehmet Nuri İnuğur, çekmeceden dergiyi çıkarıp uzattı.

        Kemal Sunal, dergiyi okurken Mehmet Nuri İnuğur ile sohbet ediyorduk. Yaklaşık 10 dakika sonra Kemal Sunal'ın da "Güzel olmuş, eline sağlık" demesinden sonra içim içime sığmaz bir vaziyette kantine dönüp "Arkadaşlar! Çaylar benden" dedim. Hem Mehmet Nuri İnuğur'dan bu kez övgü almıştım hem de Kemal Sunal, haberimi okumuş, beğenmişti.

        Kemal Sunal, rol aldığı tiyatronun turnesi nedeniyle sinema - TV öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Sonraki zamanlarda tiyatro çalışmalarının yanına sinema da eklenince üniversite öğreniminden iyiden iyiye koptu.

        1992'de çıkan öğrenci affından yararlanarak Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Bölümü'ne, 2'nci sınıftan devam eden Kemal Sunal, bir alt dönemden okul arkadaşımızdı.

        Kemal Sunal, üniversiteye 27 yıl sonra dönmüştü. 48 yaşındaydı. 15 yaşında Ali ve 8 yaşında kızı Ezo vardı. Mesleği adına çoktan büyük başarılar elde etmişti. Politik tercihi, dünya görüşü, yazam tarzı ne olursa olsun her yaştan, her kesimden kişinin sevgisini ve saygısını kazanmıştı.

        Bütün bu kazanımlarına rağmen Kemal Sunal'ın o yaşta öğrenciliğe dönmeyi, her gün fakülteye gidip gelmeyi, her yıl farklı 10'un üzerinde derse çalışmayı, vizelere, finallere girmeyi göze alması da neyin nesiydi? Üstelik bununla yetinmeyip mezun olduktan sonra yüksek lisans da yaptı.

        Gül Sunal - Ezo Sunal - Kemal Sunal - Ali Sunal (Masanın üstündeki kitaplardan anlaşılacağı üzere Kemal Sunal vize veya finale hazırlanıyor)
        Gül Sunal - Ezo Sunal - Kemal Sunal - Ali Sunal (Masanın üstündeki kitaplardan anlaşılacağı üzere Kemal Sunal vize veya finale hazırlanıyor)
        REKLAM

        Hayattaki düsturlarından biri 'Hiçbir işi yarım bırakma' olan Kemal Sunal, 48 yaşında öğrenciliğe dönerek kendi çocukları da olmak üzere gençlere şu mesajı vermişti; "Yaşınız kaç, mesleğiniz, kariyeriniz, sosyal statünüz, kazancınız ne olursa olsun öğrenmenin yaşı yok. Fırsat varsa öğrenimini görerek mesleğine saygı duy."

        Kemal Sunal'ın mezuniyet törenindeki konuşması; "4 yıllık maraton bitti ama benimki biraz zor bitti. 4 yıllık maratonu 27 yılda bitirdim. Zaten bunu hep yapıyorum. Ortaokul ve liseyi 11 yılda bitirdim. Ama ilkokulu tam zamanında bitirdim. Ne yapayım? Okumayı çok seviyorum, ayrılmak istemiyorum. Türkiye'nin okuyan insana ihtiyacı var, okumayana değil. Bunu bildiğim için devamlı okuyorum. Bundan sonra iletişimciler, yani bizler yurdun dört bir yanına dağılacağız. İki insanın iletişim kurmakta zorlandığı yurdumuzda biz yeni mezunlara çok büyük görevler düşmektedir. İnsanlara sevgi, saygı ve hoşgörüyle yaklaşmalıyız. Bu sayede insanlarla iletişim kurup, aramızdaki kopukluğu giderebiliriz. Bu sağlandığı zaman yurdumuzdaki iletişimsizlik de ortadan kalkmış olur. Arkadaşlar, hepinizin düşüncelerinin gerçek olmasını istiyorum. Ayrıca birbirimizden kopmayacağımızı da biliyorum. Kopmak istesek de bunu başaramayız. Çünkü iletişimciler, bir gün mutlaka buluşurlar. Bu buluşma bir şirketin halka ilişkiler bölümünde, yazılı basında veya görsel basında gerçekleşebilir. Görüşmek üzere. Sevgi ve saygılarımla."

        1999'da 'Propaganda'nın çekildiği Nevşehir'in Yalman Köyü'ndeki setine gittiğimde Kemal Sunal, karavanın önünde Metin Akpınar, Ali Sunal ve filmin yönetmeni Sinan Çetin ile sohbet ediyordu. Beni görünce "Bay Çalışkan, hoş geldin" dedikten sonra oğlu Ali Sunal ile tanıştırdı. Oğluyla aynı filmde rol almaktan dolayı öylesine gururlu, öylesine mutluydu ki...

        Ne yazık ki 'Propaganda', Kemal Sunal'ın son filmiydi.

        'Propaganda' (1999)
        'Propaganda' (1999)

        Aslında bir sonraki filmi 'Balalayka' olacaktı.

        Yıllardır farklı yerlerde farklı hayatlarda yaşayan üç erkek kardeşin aniden ölen babalarının vasiyeti gereğince tekrar bir araya gelmek zorunda kalarak Batum'dan bindikleri otobüsle İstanbul'a yaptıkları yolculuğu hikâye edinen filmde Kemal Sunal, 'Necati' karakterini canlandıracaktı. Ali Özgentürk, filmin senaryosunu Kemal Sunal'ın üzerine yazdı. Aylarca senaryo üzerine birlikte çalıştılar. Senaryo tamamlanınca her ikisinin de heyecanı üst seviyedeydi. Kara komedi türündeki filmin senaryosu içlerine iyice sinince çekimlere geçilmesine karar verdiler.

        Kemal Sunal, oğlu Ali Sunal ve Ali Özgentürk ile İstanbul - Trabzon uçağında sohbet ediyorlardı.

        Trabzon'a indikten sonra otomobille filmin çekimlerinin başlangıç noktası olan Batum'a geçeceklerdi.

        Aslında Ali Özgentürk, Kemal Sunal'a uçak korkusundan ötürü Batum'a otomobille gitmeyi teklif etmişti. Ne var ki Sunal, aşırı yorgunluk olacağı için fobisine rağmen uçak yolculuğunu tercih etmişti.

        REKLAM

        3 Temmuz 2000 sabahı Kemal Sunal, uçak korkusundan yana hiçbir belirti göstermemişti ama başı bir anda Ali Özgentürk'ün omzuna düştü. Havalanmaya hazırlanan uçak, aprona döndü. Kemal Sunal hastaneye kaldırıldı ama ne yazık ki hayatını kaybetmişti.

        Kemal Sunal'ın başı omzuna düştüğü esnada bayılan Ali Özgentürk de hastaneye kaldırıldı ve günlerce kendine gelemedi.

        Ali Özgentürk, o ruh halindeyken 'Balalayka'yı başka bir oyuncuyla çekemeyeceğini düşünüyordu ama kendisini hastanede ziyaret edenler, filmi Kemal Sunal'ın anısına mutlaka çekmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca yapımcısı Erol Avcı da 'Balalayka'nın çekilmesi taraftarıydı ve Kemal Sunal'ın canlandıracağı karakter için Uğur Yücel ile anlaşmıştı.

        Geçen gün aradığım Ali Özgentük'e "Balalayka'yı çektiğiniz için hiç pişmanlık duydunuz mu?" sorusunu yönelttim. Özgentürk'ün cevabı şu oldu; "Senaryoyu Kemal'in üzerine yazdım. Birlikte üzerine bayağı çalıştık. Sonra o kara günde son nefesini verirken Kemal'in başı omzuma düştü. Bayılmışım, ondan sonrasını hatırlamıyorum. Beni hastaneye kaldırmışlar. Bir hafta hastanede kaldım. Filmi çekecek halim yok. Kemal'i kaybetmişiz. Perişanım. Aklımda ne film var ne de başka bir şey. Gücüm de yok. Hastaneye gelenler, filmi çekmem gerektiğini söyledi. Yapımcı Erol Avcı da çekilmesini istiyordu. Çok yatırım yapmıştı. Batum'da yaklaşık 150 kişilik bir ekip çekim için hazır bekliyordu. Erol Avcı, Kemal'in yerine Uğur Yücel ile anlaşmış. Ben, Uğur Yücel'in olmasını hiç istemedim ama karar yapımcınındı. Keşke Kemal ile çekebilseydik."

        Ali Özgentürk
        Ali Özgentürk

        Kemal Sunal için Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen törene gidenler adeta dejavu yaşadı.

        Zira 18 ay önce aynı yerde Barış Manço için bir tören düzenlenmiş, izdihamdan ezilenler, bayılanlar, hastanelik olanlar olmuştu.

        Kemal Sunal'ın cenazesinde de öyle...

        İzdiham sırasında gazetecilerin fotoğraf makineleri kırıldı, ezilenler, bayılanlar, hastanelik olanlar oldu.

        Zira cenaze törenleri sırasında da yaşananlar aynıydı.

        Ayrıca Barış Manço ile Kemal Sunal'ın cenaze törenlerindeki ahalinin profili de birbirinin birebir kopyasıydı.

        Varlıklısı da oradaydı yoksulu da...

        Normal şartlar altında bir araya gelmeyecek, gelmeleri halinde birbirleri hakkında hiç de hayırlı düşüncelere sahip olmayacak kişiler bile cenaze törenlerinde ortak değerleri olan iki sanatçı için yan yana göz yaşı döküyor, dua ediyordu.

        REKLAM

        Kemal Sunal, değeri yaşarken de bilinen ender sanatçılardan biriydi.

        Türkiye'nin yaşadığı bütün radikal değişimlere rağmen filmleri her dönem ilgi görmüş, rolleriyle verdiği 'iyi ve namuslu insan olma' mesajı her nesil tarafından benimsenmişti. Zira ölümünün üzerinden 21 yıl geçtiği halde her akşam bir, bazen iki Kemal Sunal filmi yayınlanıyor.

        Ve bizler, her defasında bir öncekinden daha keyif alır bir halde yeniden izliyoruz.

        Kemal Sunal'ın böylesine bir ilgiye, sevgiye ve saygıya mazhar olması sadece filmleriyle açıklanabilir mi?

        Filmleri, Kemal Sunal için ayna görevi görüyordu.

        İnsanlar, Kemal Sunal'ı sadece filmlerinde güldürdüğü için sevmedi, sadece bu yüzden sevmiyor.

        Hayatta değil, sadece filmlerde rol yaptı.

        'Oyuncu, mesleği gereği biraz da egolu olmalı' gibi ne idüği belirsiz bir anlayışın arkasına sığınarak şöhretini kibre dönüştürmedi.

        Bütün bunların üzerine ailesine olan düşkünlüğü ve azmini de ekleyince kendisine duyulan sevgi ve saygıyı betonlaştıran Kemal Sunal, filmleriyle Türk sinemasının unutulmazlarından ve herkesin ailesinin bir üyesi olarak olarak kabul ettiği biri haline geldi.

        REKLAM

        Vefa Lisesi'nde okurken rol aldığı 'Zoraki Tabip' ile oyunculuğa adım atan Kemal Sunal'ın Liselerarası Tiyatro Yarışması'nda 'En İyi Karakter Oyuncusu' seçilmesi, yeteneklerini profesyonel boyutta da sergilemesini sağladı. Felsefe öğretmeni Belkıs Balkır, oyunculuk yeteneğinin heba olmaması için babası Mustafa Sunal'dan izin aldıktan sonra Kemal Sunal'ı Kenter Tiyatrosu'na götürerek Müşfik Kenter'e "Bu çocuktan iyi oyuncu olur" dedi.

        Müşfik Kenter ile Yıldız Kenter'in Kemal Sunal'ın yeteneğini fark etmesi uzun sürmeyince Kemal Sunal, 'Fadik Kız' ile Kenterler Tiyatrosu'nda profesyonelliğe yükseldi. Kenterler Tiyatrosu'ndan sonra Pendik Tiyatrosu'na oradan da Ulvi Uraz Tiyatrosu'na geçen Kemal Sunal, ardından Aksaray Küçük Opera, Ayfer Feray Tiyatrosu ve Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nun oyunlarında sahneye çıktı.

        Devekuşu Kabare günlerinden 'Gergedan' adlı oyun.
        Devekuşu Kabare günlerinden 'Gergedan' adlı oyun.

        Haldun Taner'in öncülüğünde 1967'de Ahmet Gülhan, Zeki Alasya ve Metin Akpınar tarafından kurulan Devekuşu Kabare, Kemal Sunal'ın sinema kariyerinin başlamasına vesile oldu. Ertem Eğilmez, oyunlardan birini seyrettikten sonra Zeki Alasya'ya, 'Bu adamı getir, muhakkak sinema yapsın. Nasıl bir yüz bu yahu' dedi.

        Kemal Sunal başta sinema konusunda tereddüt etse de Zeki Alasya'nın salık vermesi üzerine Ertem Eğilmez ile görüşerek Arzu Film'in kadrosuna dahil oldu.

        Ertem Eğilmez, Tarık Akan ile Filiz Akın'ın başrolünde olduğu 1972 yapımı 'Tatlı Dillim'in setine giderken set otobüsünde oyunculara senaryonun kopyalarını dağıttı.

        En arkada oturan Kemal Sunal'a vermedi.

        - Hocam! Bana senaryo vermediniz. Ben ne yapacağım, ne diyeceğim?

        - Sen, sadece gül...

        'Tatlı Dillim' (1972)
        'Tatlı Dillim' (1972)
        REKLAM

        'Tatlı Dillim'de sadece 7 - 8 kere görünse de Kemal Sunal, izleyiciden büyük ilgi gördü.

        İzleyici, filmde en çok Kemal Sunal'ın gülmesine güldü. Daha sonra Arzu Film'in 'Yalancı Yarim', 'Oh Olsun', 'Canım Kardeşim', 'Salak Milyoner', 'Mavi Boncuk', 'Köyden İndim Şehire' gibi kalabalık başrollü filmlerle ülke çapında tanındı. Bu süreçte akıllardaki soru şuydu; "Kalabalık başrollü olmayan filmlerle de başarılı olacak mıydı?"

        Kemal Sunal, 'Salak Milyoner'de 'Saffet'i canlandırdı.
        Kemal Sunal, 'Salak Milyoner'de 'Saffet'i canlandırdı.

        Atıf Yılmaz'ın yönettiği 'Salako' ile bu soru cevaplandı.

        Filmin gördüğü ilgiyle Kemal Sunal'ın kalabalık başrollü olmayan filmleri sırtlayabileceği gözler önüne serildi.

        'Salako'
        'Salako'

        Bu filmden hemen sonra çekilen 'İnek Şaban'ı canlandırdığı 'Hababam Sınıfı' ile kalabalık başrollü film çalışmasına dönen Kemal Sunal, 4 yıl önce başladığı sinema oyunculuğunda zirveye çıktı. 'Hababam Sınıfı'ndan hemen sonra 'Şaşkın Damat', 'Hanzo' ve 'Sahte Kabadayı' ile kalabalık başrollü olmayan filmlerle 'Salako'daki başarısının tesadüf olmadığının altını çizerken, sinemanın yıldızı olmayı başardı.

        'Hababam Sınııfı Tatilde' (1978)
        'Hababam Sınııfı Tatilde' (1978)
        REKLAM

        Bir yandan Arzu Film'in kalabalık başrollü filmlerinde, diğer yandan senaryonun alt yapısının canlandırdığı karakterler üzerine kurulan filmlerde ardı ardına kamera karşısına geçen Kemal Sunal, Zeki Ökten'in yönettiği kara komedi türündeki 'Kapıcılar Kralı' ile 1977'de Antalya Film Festivali'nde 'En İyi Erkek Oyuncu' dalında Altın Portakal kazandı.

        'Kapıcılar Kralı' (1976)
        'Kapıcılar Kralı' (1976)

        Kemal Sunal, kariyerinin devamında da canlandırdığı karakterlerle toplumda ezilen, hor görülen, bütün hayatı çalışma üzerine kurulu olan insanların simgesi haline dönüşerek izleyicinin nezdinde kötülere - kötülüklere karşı duran 'halk kahramanı' payesine sahip oldu.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ