Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Fenerbahçe Lokomotiv Moskova - Fenerbahçe maçı yazar yorumları... - Futbol Haberleri

        SERDAR ALİ ÇELİKLER - KARA DELİKLER

        Kanıtlanmış fizik teorilerine göre enerjisi biten; sönen yıldızlar evrende kara delikler oluşturur. Ve bu kara deliklerin kütleçekim enerjisi o kadar yüksektir ki, kara deliğin içine aldığı hiçbir madde, hatta ışık bile dışarı çıkamaz. Kazara bir kara deliğe bir astronot düşerse, astronot kütlesini kaybeder, önce spagetti gibi uzar, sonra karadeliğin sonundan parçalara ayrılmış bir biçimde çıkar.

        ***

        Sezon başından beri söylüyorum; Fenerbahçe asla ve kat’a bir “Yıldızlar Topluluğu” değildir. Kulüp 9 oyuncu göndermiş, 11 oyuncu almıştır. Giden 9 da gelen 9 da yıldız değildir. Takımın geçmiş kariyerleri ve performansları açısından uluslararası düzeyde 1.5 yıldızı vardır: RvP ve Nani...

        İşte bu yıldızların ikisi de dünkü görüntüleri itibarıyla sönmüş yıldızlardı, ‘Kara Delik’lerdi... Kendileri bir enerji sağlayamadıkları, ışık saçamadıkları gibi etraflarına yansıttıkları kütleçekimleri ile takımı da olumsuz etkilediler. Dün sahanın en kötüsü Nani idi. Tıpkı ilk Lokomotiv maçı gibi, tıpkı Bursa maçı gibi, tıpkı ligin 2. devrenin başından beri. Tribal enfeksiyonu bitmeyen RvP ise sahada yürüdü. “Sadece kariyeri ile değil, teknik kalitesi ve takımdaki diğer arkadaşlarını oynatma becerisi ile bile RvP oynamalı” diye yazan bana bile “Fernandao oynasın” dedirtti. Maçtaki tek Fener pozisyonunda kolayca içeri atabileceği topu kaçırdı. Tamamen hareketsiz kaldı. Bu iki sönmüş yıldız takımlarını 9 kişi oynattı. Bir insanda hiç mi hırs olmaz! Hiç mi aralarında “Takım iyi değil, sorumluluk alalım” diye konuşmazlar! Bu tip kritik maçlarda ortaya çıkmayacaklarsa, derbi kazandırmayacaklarsa ancak ve ancak kara delik olurlar. Kara delik de takımı bitirir.

        ***

        Vitor Pereira’ya fazla bir şey söylemek istemiyorum. Sonuçta takımı dün, 9 kişiyle rakibe topu topu 3 pozisyon verdi. 3’ünde de Samedov vardı. Birinde ofsayt kalktı -ki değildi-, 2.’sinde gol atıldı, 3.’de Fabiano goldeki hatasını affettirdi. 2 santrforla 4-2-4’e dönen rakibine karşı Kadlec’i alıp 3 stoperli 5-4-1’e dönmesini anlıyorum. Ama Ozan yerine zaten ikinci 45’e başlamaması gereken Nani’yi alabilirdi... Ama bu kadarcık tercih hakkı olsun. Sonuçta turu geçti ve işi gördüler. Tur için tebrik ediyorum ama Fenerbahçe başkanı ile yönetimine son bir tavsiyede bulunmak istiyorum: Bu RvP ile bu Nani yıldız olduklarını hatırlayacaklarsa devam etsinler. Yoksa bugün ikisini de Çin’e satın. “Bunları satarsak şampiyonluk kaçar” diye düşünmesinler. Biri böyle isteksiz, mızmız oynayacaksa; diğeri sürekli top kaybı ile hücum faul ile oynayacaksa zaten takımı da birlikte yakacaklarından şampiyon da olunamaz.

        OZAN TUFAN

        Bravo genç kardeşim.

        KORNER ORGANİZASYONU

        Her takım Barcelona ya.. Herkes paslaşarak korner kullanma hastası... Fenerbahçe paslaşarak korner kullandığı hiçbir ataktan sonuç alamadı. Tam tersine ani kontra yiyip bir de kalesinde gol gördü. Geçmiş yıllarda Daum’un öğrettiği arka direğe aşırma taktiğinden golü buldu. (Topal atamasa arka direkte Alper bomboştu.)

        MERİÇ MÜLDÜR - YILDIZIN MI VAR DERDİN VAR

        Pereira maç öncesi “Skoru korumak mı, kazanmak mı istiyoruz? Bunun kararını futbolcular verecek. Ben kazanmak, topa sahip olan bir takım görmek istiyorum” diyordu.

        “Sadece Türkiye Ligi’nde şampiyonluk mu, yoksa Avrupa’da da zirveye oynayan bir takım olmak mı istiyoruz? Bugün bunun kararını da sahada vereceğiz” diye de ekliyordu.

        Pereira gibi elbette futbolcular da Avrupa’da zirveyi, hatta kupayı da istiyordur. Tersini kimse düşünmüyor. Belki skoru korumayı değil, kazanmayı da istiyorlardı. Belki o zihniyetle de sahaya çıktılar da dakikalar ilerledikçe sadece istemenin yetmediğini anladılar. Pereira’nın kafasındaki takımın çok uzağında başladılar, son on dakikaya kadar da öyle götürdüler. Topa sahip olan bir Fenerbahçe de yoktu ortalarda, ilk maçın agresifliği, presi, coşkusu, temposu da... Haliyle üretkenlik de..

        Üretkenlik olmayınca işin tadı da biraz kaçtı tabi. Hele hele belki de sezonun en iyi oyununun ortaya konduğu ilk maçı akıllara getirince. Elbette bu maçlar iki ayaklı maçlar. Önemli olan da turu geçmek. Fenerbahçe’nin Türkiye Ligi’ndeki seyir defterine bakarsanız da üç beş maç dışında öyle ahım şahım bir futbolundan zaten söz edemezsiniz. Takım sonuç odaklı oynuyor, öyle ya da böyle sonucu almasını da biliyor.

        Moskova’da da öyle oldu. Öyle oldu, tur geldi de Portekizli hocanın ilk maçın ardından söylediği, “Karşımızda Real Madrid bile olsa oyunu rakip alanda oynayan, domine eden bir takım olmak istiyoruz ve bu futbol bizim kanımızda var” sözleriyle hiç de örtüşmeyen bir görüntüyle.

        Bu görüntünün elbette nedenleri var... Örneğin Nani.. Sonrasında Van Persie.

        Nani’nin hepimizi şaşırttığı çok maçı oldu da dünkü kadar top kaybıyla oynadığı maç olmadı sanırım. Van Persie gibi trip atacak hali de yok. Pereira değişiklik için dün yine çok sabretti. Grafiği giderek düşüyor. Kimseyi de tınlamıyor gibi. Ne de olsa Nani! Bu gidişle bir de Nani krizi çıkarsa şaşırmamak lazım.

        Van Persie ise sanki hala kendini toparlamaya çalışıyor! Yönetimin Samandıra zirvesi etkili olmuş ki bu kez 90 dakika sahada kaldı. Ama bu kez de Pereira değil O şaşırttı. Kaçırdığı gol şanına şöhretine yakışmadı. Hocanın da işi zor. Van Persie’yi oynatmasa kriz çıkıyor, oynatınca da herkes “Acaba Fernandao mu oynasaydı?” diyor.

        KJAER... KJAER...

        Bu iki isim ve Fabiano dışında pek fazla sırıtan futbolcu yoktu Fenerbahçe’de. Korner atarken kontrataktan gol yemeyi, bu kadar kötü bir korner organizasyonunu ifade etmekte zorlansak da defansı da dahil. Başta da her zamanki gibi Kjaer. Aylarca yerden yere vurulan, bugün ülkenin 1 numaralı stoperi olarak lanse edilen Kjaer.

        FABİANO DEĞİL VOLKAN

        Pereira kupada hep Fabiano’yu kaleye koyuyor. Ama takımın 1. kalecisi Volkan. Türkiye Ligi’ndeki hedefim şampiyonluk deyip, Volkan’dan vazgeçemiyorsan, madem ki Avrupa’da da hedefin zirve yine Volkan demelisin.

        MAKSAT HEYECAN OLSUN - FAİK ÇETİNER

        İlk maçta kazanılmış skor avantajı (2-0) ve de rakibin Kadıköy’deki görüntüsü, rövanş oyunu için bizi fazlaca endişelendirmiyordu. F.Bahçe’nin kalitesi, kapasitesi belliydi. Aslında iş ilk maçta bitip Moskova’ya turistik gezi yapılmalıydı. Maç başladı, dakikalar geçti, Lokomotiv Moskova’nın görüntüsünün Kadıköy’den çok da farklı olmadığını gördük. Saha ve seyirci avantajından dolayı biraz daha hareketliydiler. Yine Fernandes ön plana çıkıp, takımını yönlendirmeye çalışıyordu. Ev sahibi iyi alan savunması ve pres yapan F.Bahçe karşısında net pozisyonlar da bulamıyordu.

        Bu bölümde rakip kale önünde daha çok pozisyon bulan takım F.Bahçe’ydi. Ancak nedendir bilinmez, F.Bahçe’de bir son vuruş hastalığı göze çarpıyor. Fernandao yok, Van Persie var ama Hollandalı’ya asist yapan yok! Nani kendine, Volkan Şen takımına oynuyor. “İlk devre golsüz biter, tur da rahat gelir” derken sahneye birden Fabiano çıkıyor. Adeta heyecansız maça heyecan getirmek istercesine topu rakibe ikram ediyor. Onlar da bu ikramı kabul edip Samedov’la devreyi önde kapatan golü atıyorlardı. Bu gol aynı zamanda ikinci yarının çok kolay geçmeyeceğinin sinyali oluyordu.

        Nitekim ikinci yarıda attığı bu ikram golle ev sahibi havaya girmiş, morallenmiş, F.Bahçe’de de ister istemez tedirginlik başlamıştı. Üstelik Gökhan Gönül de sakatlanıp oyundan çıkmıştı. Bu yarıda ister istemez skoru kafasına takan F.Bahçe “ofans mı, defans mı” ikilemi arasında sıkışıp kaldı. Bereket rakibin önemli yıldızları ve becerisi fazlaca yoktu. Yoksa dün gece F.Bahçe, Moskova’da hiç hesapta olmayan bir ders alırdı. Rakibin en önemli silahı Fernandes’in son 20 dakikada oyundan alınışı ise F.Bahçe’yi rahatlattı.

        Son bölümde Pereira’nın Ozan Tufan-Kadlec, Nani-Alper Potuk değişiklikleri geldi. Bitime doğru Mehmet Topal’ın oyuna denge getiren golü de soğuk havada tribündeki F.Bahçeliler’i fazlasıyla ısıtıverdi. Özetle F.Bahçe, Lokomotiv’le 10 kez eşleşse 10’un da da bu takımı eler. Dün gece kaleci Fabiano’nun ikramı ile gelen gol için de “Maksat heyecan” olsun diyelim ve yeni rakibi bekleyelim.

        NANİ KAÇ PARA?

        “Çinliler Nani’ye en son 20 milyon Euro verdi” dediler. Onu son maçlarda izliyorlar mı, bilemem. Bu formuyla borsası çok çabuk düşer haberi olsun!

        FABİANO YANLIŞTI

        Dün gece bir ikram topla takımına gol yediren kaleci Fabiano, Pereira’ya göre kupa kalecisi. Dün gece F.Bahçe’nin başına bir iş gelse en ağır fatura da Fabiano’ya çıkacaktı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ