Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig HABERTÜRK Yazarları; Fatih Altaylı, Ali Gültekin, Halil Özer, Serdar Ali Çelikler, Kaan Ark ve İbrahim Yıldız, Hasan Ercazip’in moderatörlüğünde tartıştı - Futbol Haberleri

        Türk futbolu, 2014’ü hem kulüpler hem de Milli Takım bazında pek de keyifli kapatmadı. Umutlar 2015’te... Gözler de yeni sezonlara dair ‘kriterlerin’ belirleneceği Fatih Terim’in 6-7 Ocak’taki toplantısında. Habertürk olarak Terim’in açıklayacağı ‘manifesto’ öncesi elimizi taşın altına sokmaya devam ettik, “Türk futbolu için neler yapılmalı” konusunu bu kez Fatih Altaylı, Halil Özer, Serdar Ali Çelikler, Faik Çetiner, Ali Gültiken, Kaan Ark ve İbrahim Yıldız’la masaya yatırdık. Moderatörümüz Hasan Ercazip, “TFF Başkanı olsanız, sizler ne yapardınız” diye söze girdi, topu usta yazarlara attı...

        ALİ GÜLTİKEN: Öncelikle TFF Başkanı olacak kişi güçlü bir şekilde gelmeli. Devletle iyi ilişki kurabilmeli ve devletle birlikte Türk futbolunun içinde olduğu reformları gerçekleştirebilecek biri olmalı. Başka bir şans yok. Ayrıca oy oranlarına bakıyorsun, Federasyon sadece profesyonel kulüplerin el kaldırmasıyla düşebiliyor! Oy oranları yüzde 65! Elbette profesyonel kulüpler önemli ama İngiltere’de bu oran yüzde 20. Demek ki burada bir sorun var. Federasyonun özerk, kendi içinde karar alabilir hale gelmesi için önce reformlar yapılmalı. Kulüpler kanunu, delegasyon yapısı değişmeli. TFF’nin daha etkili kararlar alacağı, yetiştirici ve organize edici bir yapı oluşması lazım. Şu çok net; mali ve idari kurtuluş olmadan, sportif kurtuluş imkansız. Bir kere kulüplerin şeffaf ve hesap verebilir bir hale gelmesi lazım.

        HALİL ÖZER: Bakın Bursaspor ceza alıyor. Bu tüm Türk futboluna zarar demek. Bu zararın önüne geçmek için önce sen kendi otomatik sistemini kurmalısın. Örneğin Kulüpler Birliği bunu arasında konuşmalı, önce kendisi cezayı vermeli. Kulüpler Birliği üst bir kurum haline gelmeli. İngiltere’de ligi federasyon mu yönetiyor?

        SERDAR ALİ ÇELİKLER: TFF Başkanı olsam ilk randevuyu Sayın Cumhurbaşkanı’ndan alırım. Önce girin tamamen şu futbolun içine, sonra çıkın. 6 ay içinde tüm reformları yapalım. Sonra biz size başarılarımızla gelelim. Ne yapacağız? Bir kere futbol kulüpleri yasasını getirelim. Kulüplerde yöneticilerin şahsi sorumluluğu olmalı. Açık konuşalım. Türkiye’de hırsız yönetici, başkan var mı? Var. Komisyoncu hoca, bahisçi menajer, teknik adam var mı? Var. Futbol kulüpleri yasası ne demektir. 3 tane net Anadolu kulübü sayarım sana. Her sene 3 büyüklere oyuncu satmış ama hala kendi oyuncusuna para ödeyemiyor. Bu nasıl oluyor kardeşim? Yöneticinin önüne tabloyu koyacaksın. Sen gelirken şu kadar borcun var, bu kadar gelir var, giderken hesabını soracaksın. Bir yatırım yapacaksa, stat yapacaksa belirtecek. Futbol Piyasası Denetleme ve Düzenleme Kurulu ile bu sistemi denetlerim. Hatta bu kurul, federasyonu da denetlesin. Her hırsızlıktan yönetici sorumlu olsun. Önce mali ve idari kriterleri koyarım. Sonra altyapıya, sportif konulara, yabancı sayısına gelirim.

        FATİH ALTAYLI: Futbolun SPK’sı...

        KAAN ARK: Ben TFF Başkanı olsam bir dönem gelmeyi düşünürüm. 2. dönem seçmezler zaten! Ama bir dönemde siyaseti de arkama alıp sistemi toptan siler, yeni bir şey kurarım.

        İBRAHİM YILDIZ: Bir kere Türkiye’de sadece futbol yerlerde sürünüyor da diğer taraflar güllük gülistanlık mı? Türkiye neyse aynası da futbol. Sistem kurulmaz, mali denetim sağlanmazsa hiçbir şey olmaz.

        EN BÜYÜK ŞiKE: VERGi AFFI

        Habertürk’ün iki usta isminden Serdar Ali Çelikler, vergi affının tekrarlanmamasını ve futbolcuların da vergi ödemesini isterken, Kaan Ark hemen ekliyor: Vergi ödeyen transfer yapamıyor, ödemeyen zirveye oynuyor. En büyük şike bu!

        SERDAR ALİ ÇELİKLER: Siyasetin desteğini arkasına alacak bir Federasyon, şunları talep edecek: 1- Kulüpler kanunu çıkarılsın. 2- Vergi affı yapılmasın. Kimseye vergi ayrıcalığı tanınmasın. Ayrıca futbolculara da vergi olsun. Adam kemiksiz parayı alıp eşine Lamborghini almasın. Alacaksa da vergisini ödesin!

        KAAN ARK: En büyük şike futbolda vergi affıdır. Vergisini ödeyen transfer yapamıyor; ödemeyen, hokkabazlık yapan şampiyonluğa oynuyor.

        FATİH ALTAYLI: 2000 senesinde kültür ve dış ticaret başkanlığına gittim, dört tane kıytırık mankenle defile yapan adam 50-100 bin dolar alıyor tanıtım fonundan. “Ben de Türk bayrağıyla çıkıyor, ülkenin tanıtımına katkı yapıyorum. Onlar ne alıyorsa ben de istiyorum” dedim. Ama 2 sene uğraştım, alamadım. Yurt dışında oynayan kulüplere böyle bir şey ödensin. G.Saray’ın, Beşiktaş’ın, Fenerbahçe’nin Avrupa’da oynaması az bir şey mi? Devlet böyle destek versin.

        "NBA MODELİ UYGULANABİLİR"

        NBA’de kulüplerin oyunculara ödeyebileceği maksimum maaş toplamı belirlenmiş durumda. Türk futbolunda da böyle bir kota konulmasının, mali dengeler için isabetli olabileceği görüşü öne çıktı.

        HALİL ÖZER: Siyasetle futbolun iç içeliği gündemde.

        KAAN ARK: Siyaset mi futbola yanaşıyor, futbol mu siyasete?

        SERDAR ALİ ÇELİKLER: Bence futbol siyasete.

        FATİH ALTAYLI: Maliyetleri düşürdüğünde kimseye gebeliğin kalmıyor! Ben zarardaysam herkesle iyi geçinmeye mecbur kalıyorum. Bunu kanunla belirleyeceksin.

        KAAN ARK: 3 sene yasaklasak transferi, bütçeler dengelense!

        ALİ GÜLTİKEN: O zaman da iç transferdeki oyuncu “Bana mecburlar” diyecek, onun ücreti yükselecek.

        KAAN ARK: Verme. Kota koy. NBA’de var işte kota. Salary cap kuralı bizde de uygulanabilir.

        SERDAR ALİ ÇELİKLER: Belli bir kotanın üzerinde para harcayan kulüplerden lüks vergisi alınıyor. Bence yabancı konusunda da kriter ekonomik olmalı. 6 yabancıdan sonra 7.’yi alanın vergisi, almayana verilebilir!

        FATİH ALTAYLI: Olmaz. Anayasaya aykırı. Vergi eşittir. Bunun yerine çok basit bir mali denetim kurulu devrede olur. Az önce söylediğimiz futbol SPK’sı. Der ki, sen bu transferi yapamazsın. Bütçen uygun değil. G.Saray gırtlağa kadar borçta, Drogba ve Sneijder’ı alacakken o kurul diyecek ki, alamazsın kardeşim.

        ALİ GÜLTİKEN: DÖRT ADIMDA ÇIKIŞ MÜMKÜN

        1) Federasyonun delege konusunun yeniden düzenlenmesi.

        2) Kulüpler kanununun çıkarılması. Şeffaf ve hesap verilir bir duruma gelinmesi.

        3) Futbol Gelişim Merkezi adıyla tüm Türkiye’ye yaygınlaşmak. İçinde Milli Eğitim, İmar, Sağlık, Maliye ve Spor bakanlıkları olacak şekilde bir devlet politikası oluşturmak.

        4) Son olarak taraftar organizasyonu. Spordaki şiddetin önüne geçebilmek.

        "GENEL KURULU İMHA EDERDİM"

        KAAN ARK: Ben TFF Başkanı olsam tüm delegasyonu, genel kurulu toplarım, bir bombanın pimini çeker o grubu imha ederim! Bunlarla hiçbir yere gidileceği yok. Benim tercihim yeni isimlerden oluşan bir sistem kurulması. Bugün eleştirdiğimiz her şeyin sebebi sistemin çarpıklığı.

        "BİZE MUCİZE LAZIM"

        FAİK ÇETİNER: Valla şu bir gerçek ki mevcut ortamda TFF Başkanı olmayı hiç istemem! Çünkü kurtuluş reçetesi bulamıyorum. Mucize lazım bize. Mucize oyuncular mesela. Türkiye’de oyuncu yok bir kere. Hala bir Sergen Yalçın yok, Rıdvan Dilmen yok. Dönüp dolaşıp Arda diyoruz. O da tek başına takım mıdır tartışılır.

        "UEFA GÖRÜYOR TFF GÖRMÜYOR!"

        HALİL ÖZER: Bursa’nın, Eskişehir’in nasıl battığını birilerinin kontrol etmesi lazım. Batmadan dur demek lazım.

        KAAN ARK: Buna dur diyecek olan kim? Tabii ki Federasyon. Ama UEFA görüyor, bizim federasyon görmüyor!

        FAİK ÇETİNER: Gaziantep’in sattığı adamlara bak! Bu kulüp nasıl batar?

        "YA SAHİBİ OLUN YA 3 DÖNEM KALIN"

        SERDAR ALİ ÇELİKLER: Kulüplerde yöneticilerin sorumluluğu olmazsa olmaz. Bunun dışında iki seçenek var. Ya kulüplere sahip olun, hisselerini alın. Bilelim ki kulüp senin! Ya da 3 dönem kuralı getireceksin, hegemonların önüne geçeceksin.

        "HER BRANŞ BİR ŞİRKET"

        Fatih Altaylı’ya göre kulüplerde futbolun gelirleri, futbolu idare etmeye yetmezken, diğer branşları da aynı kasadan karşılamak borç yükünün temelini oluşturuyor. Bu nedenle amatör branşların şirketleşmesi şart

        FATİH ALTAYLI: Bir tane bilim vardır, o da matematik. Kullanacaksın. Bir kere Türkiye’de futbolcuların toplam kazançlarını alt alta yaz. Sonra futbolun toplam gelirini koy. Aradaki fark ne kadar büyükse, futbol o kadar şirazeden çıkar. Türkiye’de bir oyuncu 4-6 milyon Euro eder mi? Hayali bir piyasa var. Bu paralar nereden geliyor? Ben Prekazi’yi hatırlıyorum. G.Saray’dan 100 bin dolar alıyordu. Çok büyük paraydı. Tanju’nun aldığı para bugün 3. Lig oyuncularına dağıtılıyor. Böyle olursa tabii ki ödenmez o paralar. Herkes FIFA’lık olacak.

        FAİK ÇETİNER: Bu ekonomik tablo oldukça futbol, siyasetten uzaklaşabilir mi? Daha çok içine girer. Siyasetten medet umuyor. Başka türlü halledemiyor çünkü işi.

        İBRAHİM YILDIZ: Tabii ki, bu mantıkla başka çıkış yok.

        FATİH ALTAYLI: Bakın G.Saray’in iki karlı dönemi var. Biri bizim dönem. Diğeri Faruk Süren’in Avrupa şampiyonu olduğu dönem. Avrupa şampiyonu olduğu sene kulübün toplam gideri 98, geliri 104 milyon dolar. Bir kere şöyle bir tablo var. Bütün amatör branşları ayırmak gerek. Bakın Galatasaray basketbola yılda 20 milyon dolar para harcıyor. Gelir ne? 2 milyon dolar. 18 milyon dolar açık. 10 senede açık oluyor 180 milyon dolar! Kulübün borcu da zaten 250 milyon dolar! Her branş ayrı ayrı şirket olmalı. Şirketlerin de maliye denetimi olmalı. Karlı değilsen kapatırım. 5 sene zarar mı var, kapattım seni. Ayırdın Galatasaray Basketbol A.Ş.’yi. Nedir senin gelirin? 4 milyon dolar... Hadi 2 milyon dolar da ayrıca buldun. Bütçen 6 milyon dolar. Şampiyon olursan olursun! Herkes böyle davranırsa haksız rekabet de olmaz. Fenerbahçe bu yıl 25 milyon dolar vermiş basketbola. Gelir ne? Avrupa şampiyonu olursa 4 milyon dolar! Çözüm belli, her branşı şirket yapacaksın. Atletizm gibi hakiki olimpik branşları ayıracaksın. Onlara da devlet destek verecek. Hakiki amatörlükte devlet desteği girecek. Ama futboldan elde edilen gelir futbola yetmezken, kulüp tüm yükü futbol geliriyle halletmeye çalışıyor. Nakit akış problemi olmayan kulüp yok tabi!

        ALTYAPININ ENGELİ RANT

        Eğitimci eksiği, saha sorunu, milli eğitimle kurulamayan ortaklık... Ancak Kaan Ark’a göre Türkiye’de altyapının en büyük problemi, rant ekonomisinin önüne geçmesi! Yani ‘birilerinin’ işine çomak sokması!

        HASAN ERCAZİP: Üretim sorunsalını nasıl aşacağız peki?

        KAAN ARK: Almanya’da son yıllarda milli takımlarda 17 tane Türk oyuncu var. Yani genetik bir sorun yok! Bunlar eğitimle bir yere geliyor. Demek ki sorun eğitim. Ama o zaman soru şu: Neden eğitmiyorlar? Ali Gültiken gibi altyapıdan bir tane oyuncu çıkarsa, 10 sene oynar! Bu 10 sene içinde en az 5 tane forvet transferinin önüne geçer. Bu da 50 milyon dolarlık bir rant ekonomisinin önüne geçer. Türkiye’de kulüplerin bu işe girmemesinin sebebi bu!

        HALİL ÖZER: Milli Eğitim ile işbirliği olmadan olmaz. Hiçbir çocuk okulla çatıştığında futbolu birinci plana alamıyor. Ya okulu bırakacak; ki o zaman kaliteli ve vizyonu geniş futbolcu yetişmiyor, ya da futbola veda edecek. Okul yüzünden ne yetenekler heba oluyor.

        KAAN ARK: Antrenörlerimizin sadece 360 tanesinin pedagojik formasyonu var bu arada!

        SERDAR ALi ÇELİKLER: İspanya’da hocaların eğitim seminer saati 360 saat. 360 saatlik dersten geçemezsen diploma alamıyorsun. Türkiye’de 70 saat.

        HALİL ÖZER: Ek yapayım. Orada altyapı hocasının maaşı da 10 bin ile 8 bin Euro arasında. Adamın kafası sadece futbolda. Başka bir gelir derdi yok!

        FATİH ALTAYLI: Türkiye’de altyapı hocası deyince kim akla geliyor? Serpil Hamdi Tüzün. Başka yok! Başka söze gerek var mı?

        HALİL ÖZER: Arda Turan demedi mi, “4-4-2’yi Milli Takım’da öğrendim” diye.

        ALİ GÜLTİKEN: 4-4-2’yi nerede uygularsın? Sahada tabi. Saha yok! Beşiktaş takımının altyapı sahası var mı? Galatasaray’ın 11-11 oynayacağı iyi bir altyapı sahası var mı? Yok. Serpil hocanın bir sözü vardı. “Bizim iyi sahamız, iyi topumuz olmayabilir. Ama bizim felsefemiz var” derdi. Taktik anlatırdı, evine götürür, videoyu koyar, analiz yapardı. Ama kulübün de bir felsefesi vardı; ben oyuncuları burada yetiştireceğim, oynatacağım diye.

        KAAN ARK: Voleybol ‘lise projesiyle’ önemli iş yaptı. Futbol liseleri de olabilir. 81 ilde yer alan meslek lisesi gibi bir model düşünün. Eğitim ile futbol ancak böyle birleşebilir. Yoksa milli eğitim, bürokrasinin en yoğun olduğu yer!

        "TÜRKİYE'DE PROFESYONEL YÖNETİCİ YOK"

        HALİL ÖZER: Futbolda insan kalitesini artırmamız gerekiyor.

        KAAN ARK: Herkes kendi tanıtımı için geliyor kulüp yönetimlerine. Türkiye’de gelmiş geçmiş en başarılı yöneticilere baktığında Süleyman Seba, Faruk Süren, Alp Yalman gibilerini görüyorsun. Yani yönetici olmadan da tanınan isimler! Adamın Galatasaray’a ihtiyacı yok ki, Galatasaray’ın ona ihtiyacı var.

        SERDAR ALİ ÇELİKLER: Kulüplerde 1 başkan, 2-3 yönetici olmalı. Diğerleri profesyonel yönetici...

        FATİH ALTAYLI: Profesyonel kim abi! Getirdiğin adam, FIFA Başkanı’nı tanımıyorsa, yanındaki adamı tanıyacak. UEFA Başkanı’nı tanıyacak. Sana kapı açacak. Öyle bir adam yok ki. Bak biz Galatasaray’da kalsaydık, kulübe Popescu’yu sportif direktör yapıyorduk. Yanına da Jean Louis Dupont’u hukuk heyeti başkanı olarak getiriyorduk. Böyle adamları bulacaksın. Yabancı profesyonel. Ama burada abidik gubidik işler yaşanırken yabancı adam ne yapacak?

        ALİ GÜLTİKEN: İş sistemde. Getirdiğin adam olsa da sistem yanlışsa iş yürümüyor.

        "ŞANS GELİNCE NE OLUYOR Kİ?"

        İBRAHİM YILDIZ: Yabancı konusunda ben serbestliğe karşıyım. Sayının 5’ten fazla olmasının da Türk futboluna büyük zarar verdiğine inanıyorum. Milli Takım’a sporcu yetişmez.

        SERDAR ALİ ÇELİKLER: ‘Türk futbolcuya şans verilmiyor’ masalına inanmıyorum. Konya, Beşiktaş maçına 3 yabancıyla çıktı. Birçok takım 3-4 yabancıyla oynuyor. Ozan Tufan dışında bir tane dikkat çeken Türk futbolcu görelim. Bu kadarsınız işte. Bence yabancı serbest kalmalı.

        KAAN ARK: Yabancı serbest olabilir. Sorun değil. Soru şu: Biz yabancıyı neden alıyoruz? Yerli fiyatı düşsün diye! Böyle bir şey olabilir mi? Sen içinde kurallarını belirlersin, ona göre para verirsin. Milli Takım’da devşirme konusu var bir de. Milli takımlarında yabancı oynatanların çoğu sömürge mantığından geliyor. Biz bir sömürge ülkesi değiliz. Fransa’da Malili, Senegalli, Cezayirli oynar! Adamlar zaten Fransız sömürgesinden geliyor! Aynı dili konuşuyor. Portekiz’in arka bahçesi Brezilya. Diller aynı. Tabii serbest kalacak. Bizde gelen adamlar aynı dili konuşmuyor ki! Hangi spor dalı olursa olsun bütün devşirmeler bu ülkenin utancıdır. Biz yetiştiremiyoruz, parayı basıp getiriyoruz. Komik komik ismini değiştiriyoruz. Efendim, dünyada örnekleri varmış. Dünyadaki her örnek doğru diye bir şey yok ki.

        "ENES'İN RAPORU HER ŞEYİN ÖZETİ"

        SERDAR ALİ ÇELİKLER: Bayern Münih, Bursasporlu Enes Ünal’ı izledi. Raporu gördüm. Scout yazmış “Bu çocuk yetenekli, fiziği iyi, kumaşı iyi... Ama hepsi doğuştan. Yapılması gereken öğrendiği yer neresiyse hemen oradan almak” diye! Baktığında Bursa altyapı anlamında en iyilerden biri! Ama rapor bu. Demek bizim altyapılarda bu iş bilinmiyor. Daha önce Ümit Milli Takım’da görev almış, şu an PTT 1. Lig’de takım çalıştıran bir hoca arkadaşım var. Ona “Ne çalıştırıyorsunuz, üst yapı ile aynı taktiği mi oynuyorsunuz” dedim. “Ne taktiği, çıkın enerjinizi boşaltın diyoruz” cevabını aldım! Durum bu!

        "PARA YOKSA BAŞARI VAR!"

        KAAN ARK: Beşiktaş’ın hala konuşulan Metin- Ali-Feyyaz dönemlerinde altyapısı öne çıktı. Neden? Çünkü kulübün parası yoktu. İroni burada. En büyük başarılar, parasızlıkta geliyor! Bugün de Beşiktaş’ta iyi bir takım oluştu. Bunun mimarı ne Fikret Orman, ne Bilic ne de bir başkası! Neden Beşiktaş’ın parasızlığı. Parayı dengeli ve iktisatlı kullanırsan iyi takım kuruyorsun. Ve sürdürülebilir iyi takım kuruyorsun. Bu büyük bir paradoks.

        ARK: "FFP FIFA'NIN UYDURDUĞU YALAN"

        Finansal Fair Play (FFP) kavramı çok gündemde. Ancak bence FFP, FIFA’nın 2002’den beri uydurduğu bir yalan. Örneğin Manchester City gitti, 50 milyon Pound üstü transfer yasağını delmek için diğer kulübü New York City’ye transfer ettiği Lampard’ı kiraladı. Kara paranın en çok aktığı yer spor ve sanat. Böyle bir ortamda ‘fair’ bir oyun asla olmaz! Dünyada futbol kara para üzerinden dönüyor. Türkiye’de kara paranın bu kadar işin içinde olduğunu düşünmüyorum. Asıl organizasyon Avrupa’da.

        "TAHAKKÜM BİTMELİ"

        KAAN ARK: Sistemden şikayet ediyoruz, bu sistemin seçtiği TFF’den medet umuyoruz! Süper Lig kulüpleri 7 oy kullanıyor. Bir de bunların etki alanlarını düşünün. Burada bir hakimiyet var. Bu tahakkümü bitirmek gerek.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ