Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam E-ticaret yasası tüketiciyi nasıl etkileyecek? - İş-Yaşam Haberleri

        Son yıllarda yatırımcılardan milyarlarca dolar yatırım alarak ekonominin lokomotiflerinden biri haline gelen e-ticaret sektörü, yeni yılda hayata geçecek yeni yasaya kitlendi.

        Türkiye'deki e-ticareti tepetaklak edebilecek yeni yasa işletmeleri ve tüketiciyi mağdur edebilir. Zira bu kapsamda, iptali için ise Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yapılan yeni e-ticaret yasası hakkında iş dünyası örgütleri tarafından sektörü küçültebileceği eleştirileri yüksek sesle dile getiriliyor.

        2014’te “6563 sayılı Kanun” ile e-ticaretin yaygınlaştırılması ve e-ticarette güven ortamının oluşturulmasına yönelik yasal düzenleme yapıldı. 7 Temmuz 2022’de ise 6563 sayılı Kanunda “7416 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile önemli değişiklikler gerçekleştirildi.

        Tartışmaların odağındaki yasayı tüm yönleri ile masaya yatırdığımız yazı dizimizde, son 4 yıl içinde 10 kat büyüyen sektörün yıllar içindeki gelişimini ve yasanın tartışma yaratan en kritik maddelerini ele aldık.

         E-ticaret yasası sektörü nasıl etkileyecek?
        E-ticaret yasası sektörü nasıl etkileyecek? Haberi Görüntüle

        Yazı dizimizin bugünkü bölümünde, son yapılan düzenlemeler ile ilgili konunun tartışmalı maddeleri üzerinden uzmanı akademisyenlerin görüşlerine yer vermeye başlıyoruz.

        İşte sırasıyla İstanbul Bilgi Üniversitesi Rekabet Hukuku ve Politikası Uygulama ve Araştırma Merkezi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kerem Cem Sanlı, İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Enstitüsü Direktörü Dr. Mehmet Bedii Kaya, Ekonsilia Ekonomik Danışmanlık Yönetici Ortağı Doç. Dr. Ekrem Kalkan ve Rekabet Hukuku Danışmanı Alper Karakurt’un söz konusu düzenleme maddeleri ile ilgili görüş ve önerileri...

        YENİ KANUNUN GENEL GEREKÇESİ

        Ancak önce Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un TBMM’ye sunulan Genel Gerekçesi’ne bir bakalım.

        KANUNUN MADDELERİ İLE İLGİLİ TÜM GEREKÇELERE BU LİNKTEN ULAŞABİLİRSİNİZ.

        Gelelim yeni e-ticaret yasasında en çok tartışılan maddeler üzerinden uzmanı akademisyenlerin verdikleri görüşlere...

        1- E-ticarete getirilen lisans ücreti

        Madde 10 : Bir takvim yılındaki net işlem hacmi on milyar Türk lirasının ve iptal ve iadeler hariç işlem sayısı yüz bin adedin üzerinde olan elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcı, faaliyetine devam edebilmek için 1 Ocak 2025 tarihine kadar ilgili Bakanlıktan lisans almak ve lisansını yenilemek zorundadır. Lisans ücreti net işlemine bağlı olarak artan oranlarda belirlenecek.

        (Bu kapsamda örneğin 35 milyar TL net işlem hacmi olan bir şirket işini sürdürebilmek için lisans bedeli olarak sadece 100 milyon liralık bir tutarı Ticaret Bakanlığı’na ödeyecek. Ancak bu hacim 100 milyarı bulduğunda ise ödenecek meblağ bir anda 12 milyar lira düzeyine yükselecek.)

        'LİSANS ÜCRETLERİ ÜRÜNLERİN MALİYETİNİ ARTIRACAK'

        İstanbul Bilgi Üniversitesi Rekabet Hukuku ve Politikası Uygulama ve Araştırma Merkezi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kerem Cem Sanlı:

        “Bu değişiklik, platformlar açısından bir mali külfet getirecektir. Bilhassa lisans ücreti platformların maliyetini arttıracak bir etkiye neden olacaktır. Bu ücretin büyüklüğe göre alınması da asimetrik bir maliyet etkisine yol açacaktır. Diğer yandan sadece lisans ücreti değil, yasaklamalar ve sınırlamalar da, son tahlilde beraberinde “uyum maliyetleri”ni (compliance) ve davranış değişikliğini getirecek ve bu değişiklikler de kaçınılmaz olarak maliyete neden olacaktır. Değişikliğin ilk ve basit etkisi budur. Bu da ürün ve hizmet maliyetini arttıracak bir unsurdur. Burada lisans ücretinin platformlar açısından asimetrik etkisi olacağının altını önemle çizelim. Yine platformlar açısından belirli finansal ölçeklerin aşılması halinde, bir takım kısıtlamalar var ki, bunlar doğrudan satıcı ve tüketiciler için ilave maliyet yaratacaktır. İndirim yasaklarına tipik örnektir (Ek madde 2/3). Değişiklik, platformun hem tüketiciye hem de satıcılara indirim ve benzeri ekonomik fayda sağlamasına sınırlama getirmektedir. Bu türden bir düzenlemenin ürün fiyatlarını doğrudan artıracağı kolaylıkla söylenebilir.

        Lisans ücreti ilave maliyet teşkil ettiği gibi, özellikle yüksek eşikler için getirilen lisans ücreti, doğrudan büyümeyi anlamsız hale getirmektedir. Zira bu ücret gelirden ya da cirodan değil, net işlem hacmi adı verilen ve özetle platform üzerinden yapılan işlem büyüklüğünden alınmaktadır. Örneğin en yüksek oran %25’tir. Platformlar komisyon ve reklam gelirleri ile kar elde etmektedirler. Tam oranı bilmemekle birlikte, net işlem hacminin ortalama %10’u civarında bir gelir elde ettiklerini tahmin ediyorum. Bir de operasyon maliyetlerini dikkate alınınca, lisans ücreti ödemek bu zararına satış yapmak ya da aracılık yapmak anlamına gelmektedir. Bu da tereddütsüz büyüme ya da satış yapma güdüsünü köreltecektir.

        Peki ne olacaktır? Belirli bir net işlem hacmine gelen platformlar satışlarını yavaşlatacaklar (bunu yapmak da kolay değil!) ve hatta satışları kapatacaklardır. Şüphesiz bu tüketici ve satıcılar nezdinde son derece negatif bir durumdur. Satışların azalması halinde, tüketiciler (yasal düzenleme nedeniyle) diğer platformlara yönelebileceklerdir. Bu riskleri azaltmak için ise, komisyon ücretlerini ve oranlarını arttırabilirler. Bu da şüphesiz ürün maliyetini doğrudan arttıracaktır. Dolayısıyla hangi yöntem tercih edilirse edilsin, rekabet politikası açısından olumsuz sonuçlar doğacaktır. Rakibin korunması perspektifinden bakılırsa başka yorumlar yapılabilir.”

        ‘BU DÜZENLEME PİYASAYI KÜÇÜLTÜCÜ ETKİ YAPACAK’

        İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Enstitüsü Direktörü Dr. Mehmet Bedii KAYA:

        “Bu lisanslamanın bizatihi kendisini de buna yönelik alınacak ücretin miktarını da hukuka uygun bulmuyorum. Lisans ücretlerini dikkate aldığımızda ticari faaliyette bulunma hürriyetine ölçüsüz müdahale niteliğinde görüyorum. Dolayısıyla hem lisansın varlığı hem de miktarının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.

        Anayasamız uyarınca Devletin temel görevi piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri almaktır. Büyümek için rekabet edilir, yatırım yapılır, risk alınır. Lisanslama ücretleriyle beraber eşik değerleri de değerlendirmek gerekir. E-Ticaret Yasası belirli eşiklerin üzerine çıkıldığı zaman ağır hukuki yükümlülükler getirmektedir. Yasa, aslında amiyane bir tabirle doğrudan olmasa da dolaylı olarak hem aracı hizmet sağlayıcılara hem de hizmet sağlayıcılara büyümeyin, hatta küçülün gibi bir emir vermektedir.

        Empati yapalım. Aracı hizmet sağlayıcısı olarak faaliyette bulunuyorsunuz. Yatırım yapıyorsunuz, istihdam sağlıyorsunuz, risk alıyorsunuz. Belirli ölçüde başarılı oluyorsunuz. Her şirket gibi daha da gelişmek için yatırım yapacağınız zaman lisans ücretleri tepenizde Demokles’in kılıcı gibi sallanmaya başlıyor. Bu bir ikilem yaratıyor. Bir yandan büyümek ve istihdam yaratmak istiyorsunuz bir yandan da büyürseniz birçok konuda yasaklamalara tabi olmaya başlıyorsunuz. Sadece sizin büyümeniz de önemli değil üstelik. Ekonomik bütünlük içerisinde olduğunuz diğer teşebbüslerin de büyümesi ve belirli yatırımları yapması otomatik olarak sizleri de etkiliyor. Haliyle bu düzenleme piyasayı küçültücü etki yapacaktır.”

        ‘LİSANS BEDELİ PAZAR PAYI EŞİTLEME HEDEFİ İLE UYUMSUZ’

        Ekonsilia Ekonomik Danışmanlık Yönetici Ortağı Doç. Dr. Ekrem Kalkan:

        “Yeni yasada farklı büyüklükteki e-pazaryerlerine kademeli olarak artan oranlarda getirilmiş lisans bedelleri var. Üstelik bu lisans bedeli e-pazaryerinin komisyon gelirlerinden oluşan kendi net cirosu üzerinden değil, satışına aracılık edilen ürün ve hizmetlerin satış değerlerinin toplamı üzerinden, bir başka deyişle “net işlem bedeli” üzerinden, hesaplanmaktadır. Bir takvim yılında net işlem hacmi 65 milyar TL’yi geçen platformların ödeyecekleri lisans bedeli, 65 milyar TL’nin üstü için net işlem bedelinin %25’i kadardır. Yaklaşık 100 milyar TL net işlem bedeli yaratan bir platform, ortalamada kümülatif olarak net işlem bedelinin yaklaşık %12’si kadar lisans bedeli ödeyecektir. Platformların genellikle komisyon oranlarının %15-%18 civarında olduğu düşünüldüğünde arada kalan %3-%6’lık marjın tüm işletme giderlerini ve yatırım bütçesini karşılayacak olup olmadığı sorusu gündeme gelmektedir. Bu durumda belli eşikleri aşan e-pazaryerlerinin önüne iki seçenek çıkacaktır. Birincisi, yüksek lisans bedellerine yaklaşıldığı durumda ortaya çıkan maliyeti karşılamak için komisyon oranlarını yükseltmek; ikincisi ise yüksek lisans bedelleri ödemek yerine hacim daralmasına gitmek.

        Birinci durumda, nihai ürün fiyatları da artabileceğinden satış miktarında bir düşüş beklenebilir.

        İkinci durumda ise genel çıktı miktarı bir e-pazaryerinin hacim daralmasını tercih etmesi sonucunda daralan hacme konu olan ürünlerin alternatif platformlarda ne oranda listelenebileceği ve satışa dönebileceğine bağlı olacaktır. Platformlar arasındaki iş modeli ve ürün türü özelinde bilinirlik veya yoğunlaşma farklılıkları ile hizmet kalitesi farkları satıcı talebinin kaydığı platformdaki satış hacimlerini belirleyecektir. Bu durumda ürünlerin görece düşük hizmet kalitesine sahip platformlarda listelenecek olması bunların satılma ihtimalini düşürecektir. Özetle, piyasadaki çıktı miktarını belli eşikleri aşan e-pazaryerlerinde yer bulamayan ya da satılamayan hacimlerin ne kadarının diğer platformlarda satışa dönüşeceği belirleyecektir. Eksilen talebin aynı oranda başka mecrada satılamaması ihtimali vardır.

        Ayrıca piyasadaki e-pazaryeri oyuncularını büyük-orta-küçük şeklinde kabaca üç gruba ayırırsak, söz konusu lisans bedeli uygulamasının satıcıların talebi bakımından piyasadaki büyük oyuncuyu zayıflatırken, ondan kaçan talebin sayısal olarak daha çok ortanca oyuncuya gideceğini ve küçük oyuncunun, ya da yeni girenin, büyümesini sağlamayacağını söylemek mümkündür. Böylece yasadaki lisans bedeli veya diğer kısıtlamalar, küçük oyuncuları büyütme veya pazar paylarını eşitleme gibi hedeflerle de tutarlı gözükmemektedir.”

        .gif
        .gif

        ‘NİHAİ TÜKETİCİYE ULAŞAN FİYATLARI YÜKSELTECEK’

        Rekabet Hukuku Danışmanı Alper Karakurt:

        “Kesin olan şu ki, lisanslama ücretleri pazar oyuncularının maliyetlerini yükseltecek, bu da platformda satış yapan satıcıların ve devamında nihai tüketicilerin karşı karşıya kalacakları fiyatları yükseltecektir. Tüm bunlar e-ticaret sektörünün pandemi sonrasında yakaladığı büyüme hızını sınırlayacaktır.”

        2- Pazarlama ve reklam harcamalarının kısıtlanması

        Madde 8: Net işlem hacmi 30 milyar TL, iptal ve iadeler hariç işlem sayısı 100 bin adedin üzerinde olan e-ticaret platformları, net işlem hacminin aynı takvim yılına ilişkin on iki aylık ortalama Tüketici Fiyat Endeksi değişim oranı uygulanmış tutarının 30 milyar TL'lik kısmı için bu tutarın yüzde 2'sine, 30 milyar TL'nin üzerindeki kısmı için ise bu tutarın binde 3'üne kadar reklam harcamasını izleyen takvim yılında yapabilecek.

        ‘REKABET HUKUKUNDA YERİ YOK’

        İstanbul Bilgi Üniversitesi Rekabet Hukuku ve Politikası Uygulama ve Araştırma Merkezi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kerem Cem Sanlı:

        Reklam ve pazarlama, sonuç olarak tüketicileri bilgilendirmek, talebi canlı tutmak için yapılan faaliyetlerdir. Bunların sınırlanması, doğal olarak ilgili platform açısından talebi azaltacaktır. Buna karşılık daha düşük ölçekli platformlar bu faaliyetlere serbestçe devam edecekleri için, talebin onlara kayması söz konusu olabilecektir. Dikkat edilirse, bu yasal sınırlamalar nedeniyle gerçekleşmektedir. Ekonomik performansı (verimlilik ve etkinlik) temel alan rekabet hukuku düzenlemelerinde bu tür sınırlamaların yeri yoktur.

         E-ticaret yasası neleri değiştirecek?
        E-ticaret yasası neleri değiştirecek? Haberi Görüntüle

        ‘ÖLÇÜSÜZ BİR KISITLAMA’

        İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Enstitüsü Direktörü Dr. Mehmet Bedii KAYA:

        “Pazarlama harcamaları da karşımıza bir hak kısıtlaması olarak çıkmakta. E-Ticaret Yasası sadece lafzen birkaç aktöre kısıtlama getireceğini intibaını oluşturuyorsa da özünde bu aktörlerin pazarlama amacıyla sözleşmesel ilişkisi içerisinde olduğu tüm aktörlerin de faaliyet alanını kısıtlamaktadır. Kanunda belirtilen 30 milyar, yüzde 2 ve binde 3’lük kısıtlamaların nasıl getirildiği ne amaçla getirildiğine dair hiçbir bilimsel neden yok. Zaten rekabet hukuku maliyet altı satış yapıldığında uygulanan ve ciddi idari para cezaları getiren bir alanken bu denli gerekçesi anlaşılmaz bir düzenlemenin serbest piyasa ekonomisinin dinamikleriyle açıklamak zor. Ölçüsüz bir kısıtlamadır. Pazarlama alanında haksız ticari uygulamalar zaten düzenlenmişken bu konuda spesifik oranları belirleyerek bir kısıtlamaya gidilmesinin de makul olan bir yanı yoktur. Bu düzenlemenin caydırıcı etkisini göz ardı etmemek gerekmektedir.”

        ‘REKLAM KISITI BÜYÜMEYİ ETKİLEYECEKTİR’

        Ekonsilia Ekonomik Danışmanlık Yönetici Ortağı Doç. Dr. Ekrem Kalkan:

        “Yasa belli büyüklüğü geçen e-pazaryerlerine yine net işlem bedeli üzerinden bazı oranlarda reklam harcaması kısıtlaması getirmektedir. Öncelikle, reklam harcamasına tabi olan işletmelerin satışlarında azalma beklemek normaldir. Diğer yandan, piyasadaki firmalardan bazılarının reklamın yapıyor olmasının piyasanın genelinin de büyümesi bakımından olumlu dışsallığı olabilir. Örneğin, A platformu kendisi için reklam verirken mutlaka genel olarak çevrim içi alışveriş piyasası için de olumlu bir gelişme yaratıyordur. Bu anlamda yasadaki reklam kısıtlamalarının da e-pazaryeri piyasasında çıktı miktarında düşüşe yol açabileceğini söyleyebiliriz.

        Ayrıca eldeki reklam bütçesini kısmak zorunluluğu karşısında yasa öncesinde kullanılan bazı reklam mecralarından vazgeçilip sadece satışa dönüş oranları daha yüksek mecralarla sınırlı kalınması gerekebilir. Bu da bazı diğer reklam mecralarının gelirlerinde düşüşe yol açabilecektir.”

        ‘DEZAVANTAJLI KESİMLERİ DESTEKLEMİYOR’

        Rekabet Hukuku Danışmanı Alper Karakurt:

        “Reklam, ödül, puan, kupon, hediye çeki ve benzeri imkanlar yoluyla yapılan pazarlama faaliyetlerinin Yasa ile sınırlandırılması yerine pazardaki rekabet açısından dezavantajlı kesimlerin lehine olabilecek düzenlemeler tercih edilebilirdi. Örneğin reklam harcamalarında belirli eşikleri aşan e-ticaret pazar yerlerine “e-ticarette dezavantajlı konumdaki küçük firmaların” reklamlarını ücretsiz yapma zorunluluğu getirilmesi daha efektif sonuçlar doğurabilecektir.”

        3-Lojistik faaliyetlerine ve diğer alanlarda aracılığa dönük kısıtlamalar

        Madde 8 / 4/ c): Aracılık hizmeti sunduğu elektronik ticaret pazar yerlerindeki satışlar, kendisinin elektronik ticaret hizmet sağlayıcı olarak yaptığı satışları ile elektronik ticaret dışındaki satışları hariç olmak üzere, 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu kapsamında eşya taşımacılığı, 26/9/2011 tarihli ve 655 sayılı Ulaştırma ve Altyapı Alanına İlişkin Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında taşıma işleri organizatörlüğü ve 9/5/2013 tarihli ve 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanunu kapsamında posta hizmet sağlayıcılığı faaliyetlerinde bulunamaz.

        (Kanunun 8'inci maddesinde ayrıca pazaryerlerine seyahat, konaklama, danışmanlık, eğitim, kültür, sanat, eğlence, spor, istihdam, insan sağlığı, sigorta, gayrimenkul ve motorlu kara taşıtı ticareti gibi diğer alanlarda ilanla satışa aracılık faaliyetleri kısıtlanıyor.)

        ‘REKABET VE MODERN ANLAYIŞLA UYUMLU DEĞİL’

        İstanbul Bilgi Üniversitesi Rekabet Hukuku ve Politikası Uygulama ve Araştırma Merkezi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kerem Cem Sanlı:

        “Platformların faaliyet gösterdiği sektörden, diğer sektörlere girmesine ilişkin kısıtlama ve yasaklar getirilmiştir. Bu yasakların platform rekabetini olumsuz etkileyeceğini kolaylıkla söyleyebiliriz. Oysa bugün platformun ekonomik gücü üzerinde rekabet baskısı yaratan temel unsur, diğer platformlardan gelen rekabettir. Yemeksepeti veya Getir gibi platformların faaliyetleri buna güzel birer örnektir. Diğer platformların bu endüstrilere ya da piyasalara girmeleri rekabeti arttırmış ve tüketici bundan yarar sağlamıştır. Yasa bunu sınırlamaktadır. Yasa ekosistem yaratılmasını olumsuz bir durum olarak görmektedir. Bunun modern anlayış ile uyumlu olmadığını düşünüyorum.”

        ‘ANAYASANIN EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI’

        İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Enstitüsü Direktörü Dr. Mehmet Bedii KAYA:

        “Elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcıların kargo sektöründe faaliyet göstermesi ile ilgili kısıtlayıcı düzenleme hukuki çelişkiler oluşturmakta. Kargo, posta hizmeti olarak zaten halihazırda regüle bir alan. Hukuka uygun şekilde alınmış bir faaliyet izninin belirli durumlar için icrasının yasaklanmasının makul bir gerekçesini bulmak gerçekten de zor. Elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcıların tüm dünyada kargo sektöründe faaliyetleri bulunuyor. Sektöre kalite ve rekabet getirdiği tartışılmaz bir gerçek. Posta hizmet sağlayıcı olarak diğer kargo şirketlerinin sahip olduğu tüm lisans/izin/belgelere sahip olmalarına rağmen bu şirketlere faaliyet kısıtı getirilmesi anayasanın eşitlik maddesine doğrudan aykırı. Elektronik ticaret dinamik bir alan. Birçok parametrenin gözetilmesi gerekmekte ve anlık olarak planlama yapılması gerekmekte. Kargo faaliyet kısıtlamaları sadece aracı hizmet sağlayıcıların değil bunlarla iş yapan tüm paydaşların da sözleşme hürriyetini esaslı olarak etkilemektedir. Bu açıdan bakıldığı zaman ölçülüğü olduğunu söylemek gerçekten de zordur.”

        ‘REKABETTEN KORUMA SONUCU DOĞURUR’

        Ekonsilia Ekonomik Danışmanlık Yönetici Ortağı Doç. Dr. Ekrem Kalkan:

        Bir aracı hizmet platformunun, aracılık hizmeti sunduğu satışlar ve kendisinin elektronik ticaret hizmet sağlayıcı olarak yaptığı satışları ile elektronik ticaret dışındaki satışları hariç olmak üzere, taşıma işleri organizatörlüğü ve posta hizmet sağlayıcılığı yapamayacağını anlıyoruz. Bu durumda bir söz konusu aracı hizmet sağlayıcının bir lojistik organizasyonu olması halinde bunun önemli ölçüde ölçek kaybına uğrayacağını düşünebiliriz. Bu da söz konusu organizasyonun kârlı çalışmasını engelleyecektir. Bunun ek bir sonucu olarak, hali hazırda daha büyük ölçeklerle çalışma şansı bulunan yerleşik lojistik firmaları yasa sayesinde rekabetten korunmuş olacaklardır. Bu da bir piyasadaki varsayılan eksik rekabet koşullarına müdahale ederken başka bir piyasayı rekabetten koruma sonucunu doğuracaktır.”

        ‘UZUN DÖNEMDE REKABETİ AZALTIR’

        Rekabet Hukuku Danışmanı Alper Karakurt:

        “Rekabetçi pazar yapısında esas olan serbestliktir, pazarın başarısız olduğu durumlarda kamu düzenleme yolu ile piyasaya müdahale eder. Özellikle sektörler arasındaki geçişkenlik rekabet düzeyinin temel belirleyicisidir. Bu yönüyle hangi seviyede olursa olsun e-ticaret ya da birbaşka sektördeki bir oyuncunun katma değer zincirinin başka bir halkasındaki farklı bir faaliyeti gerçekleştirmesi veya başka bir sektörde faaliyet göstermesinin sınırlandırılması uzun vadede rekabeti ve buna bağlı olarak etkinlik kazanımlarını azaltacaktır.”

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ