Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam Mustafa Elitaş: Merkez Bankası cesur olmalı - İş-Yaşam Haberleri

        Kübra PAR/GAZETE HABERTÜRK

        -Ekonomi dünyasının en çok dillendirilen tartışmasıyla başlayalım. Yeni Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, ayağının tozuyla faiz oranını düşürdü. Merkez Bankası üzerinde siyasi baskı olduğu yönündeki eleştirilere ne diyorsunuz?

        Merkez bankalarının bağımsız olmasına yürekten inanan biriyim. Ekonominin dinamikleriyle oynamak yanlış olur. Ama herkes beni eleştirme hakkına sahipse ben de ekonomiyi temsil eden biri olarak fikirlerimi açık şekilde ifade etme hakkına sahip olmalıyım. Zaten Merkez Bankası’nın yaptığı açıklamalarda benim söylediğim olayların gerçekliği gizlidir. Merkez Bankası, eski başkan zamanındaki verdiği raporda “Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ticari ilişkiler hız kazanarak artmaktadır” diyordu. 2016 Ocak-Nisan döneminde AB’ye yaptığımız ihracat yüzde 18 artış göstermiş. Dünyadaki gelişmiş ülkeler kabuğuna çekilmişken Türkiye için dünyada bulunmaz bir fırsat var. Korunma güdüsüyle hareket edersek, 2001 sendromunu üzerimizden atamazsak Türkiye’nin önündeki fırsatları tepmiş oluruz. Aksi halde diğerleriyle birlikte yuvarlanıp gideriz. Merkez Bankası cesur olmalı, radikal kararlar almalı. Krizi fırsata dönüştürmek, insanları yatırıma yönlendirmek için radikal bir kararla kredi imkânları sağlamalı.

        -Dünyadaki çeşitli ülkelerde merkez bankaları fiyat istikrarı sağlamanın yanı sıra büyümeye de odaklanıyor. Türkiye’de de Merkez Bankası’nın büyümeyi dikkate alabilmesi için bir kanun düzenlemesi yapmayı düşünüyor musunuz?

        Henüz aklımızda böyle bir şey yok. Merkez Bankası Kanunu’nda “Hükümet politikaları doğrultusunda fiyat istikrarını sağlar” yazar. Merkez Bankası, piyasa istikrarını da korumalı. Enflasyonu aşağıda tutmak değil kontrol altında tutmak önemlidir. Kontrolsüz bir enflasyon düşük de olsa tehlikelidir. Canavarın tasmasını elinizde tutmalısınız.

        -Faizlerin daha da düşmesi sıcak paranın kaçmasına neden olmaz mı?

        Yatırım yapmaya hevesli insanlar Türkiye’de istikrarı gördüğü takdirde, Merkez Bankası iştah açıcı bir faiz oranı verdiğinde o paralar Türkiye’ye gelecek. Avrupa, Amerika, Japonya negatif faiz uyguluyor. Güvenli liman bulurlarsa o paralar Türkiye’ye gelebilir

        'HERKESİN GERİ ÇEKİLDİĞİ BİR DÖNEMDE ATAĞA KALKMALIYIZ'

        -AK Parti’nin yapısal reformları ihmal ettiği yönünde eleştiriler var. İlk 5 yılın iyi gittiği ama 2007 sonrası yapısal reform yapılmadığı söyleniyor. Bu konuda önümüzdeki süreçte nasıl adımlar atacaksınız?

        2002-2007 döneminde yaptığımız reformları “Olağanüstü” olarak değerlendirenler, 2007 sonrasında yaptıklarımızı kanıksadıkları için hafif görmeye başladılar. 2002’den bu yana gelinen gelişmeyi, çocuğun ailenin gözünün önünde büyümesini fark etmedikleri gibi fark edemediler. Dışarıdan gelenler Türkiye’yi gördükleri zaman olağanüstü büyümenin var olduğunu görüyorlar.

        -Büyüme rakamları konusundaki eleştirilere ne diyorsunuz? 2015’te dünyadaki durgunluğa kıyasla yüzde 4’lük büyüme iyi kabul edilse de Türkiye’de büyümenin üretim ve yatırım üzerinden değil, tüketim üzerinden sağlandığı ve uzun vadede sürdürülebilir olmadığı yönünde yorumlar var...

        Yüksek teknolojili ürünlerin üretimini destekleyerek, orta teknoloji ürünlerinin üretimlerini artırarak, ihracat pazarlarını genişletmek için gereken gayreti gösteriyoruz. 2016 yılından itibaren atılıma gireceğiz. Cesur olmamız lazım. Hedefe emin adımlarla gitmenin tam sırası. Herkesin geri çekildiği bir dönemde cesurca adım atarsak çok iyi olur.

        -İnşaat odaklı büyüme eleştirisi de var. Sanayileşme atılımı için bir şeyler yapmayı düşünüyor musunuz?

        Türkiye’nin kaynaklarını en iyi AK Parti kullandı. Sanayicinin üretimini yapıp piyasaya sunmasını, ihracatçının ufkunu genişletmesini AK Parti sağladı. Var olan üretim imkânlarını kullanamayan sanayi, AK Parti’yle birlikte ihracat yaptı. Şu anda üretim yapısını artırarak hamle yapmamız gerekiyor. Bu üretim için de gerekli makinelerin sağlanması gerekiyor. Yeni üretim imkânları için sermaye yatırımına ihtiyaç var. Yüzde 14 tasarrufla yüzde 20’lik yatırım yaparsanız açık verirsiniz. Dış tasarrufu en makul şartlarla bulmalıyız. Sanayicilik cesur insanların işidir. Ülkemizde müteşebbisler varsa hepsi alnı öpülesi insanlardır. Bu insanların içindeki hevesi harekete geçirmenin zamanı geldi. Dünya piyasaları şu anda cesaretli değil. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ımızla yaptığımız seyahatlerde işadamlarımızın gözlerindeki kıvılcımı, cesareti görüyorum. Türkiye’yi yeniden atağa kaldırmanın arzusunu görüyorum. Bu arzuyu ortaya koymanın yolu Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine bağlı...

        ‘2023 HEDEFLERİNE ÇOK RAHAT ULAŞACAĞIMIZA İNANIYORUZ’

        -Önümüzdeki dönemde kredi derecelendirme kurumlarının Türkiye’ye vereceği not konusunda öngörünüz var mı?

        Türkiye’nin gerçek notunu vermelerini istiyorum. Milliyetçi duygularla hareket etmemeliler. 1 ay önce Cumhurbaşkanı’mızla birlikte yaptığımız ABD seyahatinde, Fortune 500’de bulunan 24 firmanın yönetim kurulu baş- kanı ve CEO’larıyla toplantı yaptık. Türkiye’ye ticari anlamda bakış- larının olağanüstü iyi olduğunu gördüm. Derecelendirme kuruluşlarının söylediklerine bakarsak sonuçları iyi olmayan algılar çıkabilir. Ama ben asıl işadamının gözündeki Türkiye notuna bakarım...

        -Son 5 yılda yaşanan gelişmelerden sonra 2023 hedeflerinin tutturulması zor görünüyor. Hedeflerde revizyon yapmayı düşünüyor musunuz?

        2023 hedeflerine ulaşabileceğimize inanıyoruz. Daha 6.5 yıl var. Dünya ihracatından Türkiye’nin aldığı payın yüzde 1.5 olacağına inanıyoruz. Biz bu hedefleri açıklarken dünya ihracatından aldığı- mız pay yüzde 0.8’in altındaydı. İki katına çıkmak için hedef koyduk. O gün dünya ihracatı 30 trilyon dolar olursa bizimki 400 milyar dolar olacak. Bu konuda kendimize güveniyoruz. 2 trilyon dolar milli gelire ulaşacağımızı tahmin ediyoruz. Dünya, parite etkilerinden kaynaklı milli gelir ölçümlerinin gerçeği yansıtmadığı bilincine vardı. Bir ülkenin kişi başına düşen milli geliri 25 bin dolarken, alım gücü 15 bin dolar olabiliyor. Benim ülkemde ise kişi başına düşen milli gelir 10 bin dolar, alım gücü satın alma paritesine göre 22 bin dolar. 2023 hedeflerimizi çok rahat yakalayacağımızı düşünüyorum.

        ‘SIĞINMACILARA ÇALIŞMA İZNİ İÇİN YENİ DÜZENLEMEYE GEREK YOK’

        -Suriyeli sığınmacılar için getirilen çalışma izninin, diğer uyruklu sığınmacılar için de getirileceği açıklandı. Bütün mültecilere iş olanağı sağlanırsa vatandaşımız iş sıkıntısı çekmez mi?

        Bu ilave işgücünün ücretleri azaltacağı ya da işsizliği artıracağı yorumlarını erken buluyorum. Bilimsel bir temeli de yok. Merdiven altında, kayıtsız olarak çalıtırılıyorlardı. Haksız rekabeti de beraberinde getiriyordu. Asgari ücretin çok altında parayla çalış- tırılıyorlardı. Bizim insanımız işsiz kalıyordu. Ücretler eşit olunca haksız rekabet ortadan kalktı. 2 milyon 789 bin civarında Suriyeli var. 300 bin civarında başta Irak’tan olmak üzere farklı milletten sığınmacılar var. Yardım alamayınca başka yollara başvurmalarını engellemek için onlara insanca yaşama şartları vermemiz gerekiyor. Çalışmaları kanunlar çerçevesinde olacak. Askeri ücretten düşük ücretle çalıştırılamayacaklar. Kayıtlı olacaklar.

        -Yüzde 10 kotası getirmeyi düşünüyor musunuz?

        Bu düzenleme sadece Suriyelilerle ilgili değildi. Türkiye’ye sığınmış bütün yabancılar için geçerli. Yeni bir düzenlemeye ihtiyaç yok

        ‘RUSYA İLE İLİŞKİLERİN DÜZELMESİ GEREKİYOR’

        -Önümüzdeki süreçte Rusya’yla ilişkileri tatlıya bağlama ihtimaliniz var mı?

        İlişkilerin düzelmesi gerekiyor. Arasında sadece deniz bulunan komşu iki ülkeyiz. Dostça el sıkışarak ticaret yapmalıyız. Kimse iki ülke arasındaki dostluğu bozmaya muktedir değildir.

        -Bu konuda kapı arkası diplomasi yürütüyor musunuz?

        Ben her konuşmamada açık kapı diplomasisi yapıyorum. Türkiye’yi cezalandırmak için kendi insanlarına zulmediyorlar. 24 Kasım’dan bu yana Rusya’yla yapılan ticarette hiçbir işadamımızın işini engellemedik. Resmi ya da gayri resmi yaptırım da uygulamadık. TÜİK’in yaptığı istatistiklere göre, Rusya ithalat yaptığımız ülkeler içinde Çin ve Almanya’dan hemen sonra üçüncü sıradaymış. Rusya’nın bize yaptığı gibi angajman kuralarına aykırı yaptırımlar uygulasaydık Rusya ikinci sırada olmazdı. 1.5 milyar dolara yakın ithalat gerçekleştirdik. Yani biz kan davası gütmüyoruz.

        ‘ENFLASYON HEDEFİNİ RAHAT YAKALARIZ’

        -Merkez Bankası enflasyonu yüzde 7.5 olarak açıkladı. Hedef yakalanabilecek mi?

        Geçen seneki enflasyonların önemli bir kısmı ithal ürünlerin fiyatlarının yükselmesinden kaynaklandı. Artış eyleminin ortadan kalkmasıyla bu sene yüzde 7.5’e rahatlıkla ulaşabileceğini düşünüyorum. Yaş meyve-sebze veya gıda ürünlerinde enflasyonu kontrol altına almalıyız. Rusya’ya gitmeyen mallarla birlikte meyve ve sebze fiyatlarının regüle edildiğini görüyoruz.

        ‘İŞÇİLER HESAP SORSUN’

        -Kıdem tazminatı çalışmaları ne durumda?

        Bunu Ekonomi Bakanı olarak değil de zamanında 1475 sayılı kanun gereğince çalışan ve yıllardır siyaset yaparak işçilerin haklarını korumaya çalışmış birisi olarak söylüyorum; ben işçi olsam kıdem tazminatı fonunu engelleyenlere “Niye?” diye hesap sorarım. Yasalar gereğince Türkiye’de işinden ayrılanların kıdem tazminatı alma oranı yüzde 8. Yani yüzde 92’si iş sözleş- mesi fesih edilerek çıkarılıyor. Kıdem tazminatı olduğu takdirde çalışanların hepsi devlet memuru statüsüne tabi olacak. Ahmet Bey’in yanında 5 yıl çalışan biri, Mehmet Bey’in yanında çalışırsa kıdem tazminatını kaybetmemiş olacak. Ben işçi olsam kıdem tazminatı fonunun kurulmasına engel olanlardan hesap sorarım.

        BİLMEYENLER İÇİN MUSTAFA ELİTAŞ

        -Kayseriliyiz. Babam oto tamircisiydi. Sanayide işyeri vardı. Kayserili aileler çocuklarını önce başkasının yanında işe başlatır, sonra kendi yanında asıl işi öğretir. Amcam yağ, yoğurt satardı. Eniştem de ayakkabı satardı. Kaportacı, motorcu, muhasebecinin yanında da çalıştım. Yapmadığım iş kalmadı.

        -Ankara Siyasal Bilimler Fakültesi İktisat ve Maliye bölümlerinden mezun oldum. Son sınıftayken Ankara’da bir şirkette muhasebe ve pazarlama üzerine çalıştım.

        -4 oğlum var. Büyük oğlum Mustafa, 32 yaşında. Plastik ambalaj sanayii üzerine bir işimiz var, oranın yönetim kurulu başkanı. İkinci oğlum Osman Hakan, 28 yaşında. Kayseri’de metal eşya işyerimizin başında duruyor. Ağabeyiyle komşular. Üç numara Batuhan, 1997 doğumlu. Meslek yüksek okulunda makine-motor bölümünde okuyor. En küçük oğlum Furkan Berat, 23 Temmuz 2008 doğumlu. İlkokul 3’e gidiyor.

        -4.5 yaşında Eylül isminde bir kız torunum var. Pek görüşemiyoruz. Geçen gün Kayseri’ye gittiğimde 10 saniye bana baktı. “Dedem mi acaba?” dedi. Dedesi olduğumu anlayınca koştu, sıkı sıkı sarıldı.

        -Mutfakla pek aram yok ama Antepli bir arkadaşımdan alinazik yapmayı öğrendim. Antepli olanlardan daha iyi yapıyorum. Bir Kayserili olarak pastırmadan da anlarım.

        -Üniversitede saz ve gitar çalmaya merak sardım ama beceremedim.

        -Siyasal Bilgiler’de fakültenin geneli solcuydu. 12 Eylül döneminde sıkıntılı günlerdi. Korkut Boratav hocamdı. Hâlâ görüştü- ğüm arkadaşlarım var, kimileriyle birlikte milletvekilliği de yaptık.

        -Kitaplara meraklıyım. En son Mahfi Eğilmez’in bir kitabını okudum. Mesut Yılmaz’la ilgili ‘Hanedan’ın Son Prensi’ni önceden okumuştum, son zamanlarda bir daha gözden geçirdim.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ