Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Engin Günaydın'dan 'Avrupa Yakası' itirafı! "İlk başlarda hoşlanmıyordum ve korkuyordum da..." -Magazin haberleri

        Bloomberg HT'de çarşamba akşamları ekrana gelen 'Fatih Altaylı ile Bire Bir' bu hafta da renkli konuklarıyla izleyicileri ekran başına topladı. Altaylı, dün akşamki programında; oyuncu Engin Günaydın, besteci ve piyanist Anjelika Akbar, şef Kemal Can Yurttaş ve milli tenisçi Koray Kırcı'yı ağırladı.

        2005'ten beri Eski Foça'da yaşadığını belirten Engin Günaydın, "Vavien'in bazı senaryolarını burada yazdım. Çünkü çok sakin ve dingin bir yer. Sinemanın sakin ruh dünyasını barındırıyor. Orada yazmak daha kolay oluyor. Yazı yazarken kalp ritminiz, yazının ritmine uyması gerekiyor." dedi.

        Bir döneme damgasını vuran 'Avrupa Yakası'nda 'Burhan Altıntop' karakterini canlandıran usta oyuncu, "Üzerinden 15 yıl geçti. Bazı bölümlerini hatırlamıyorum bile. 'Bu sahneyi ne zaman oynadım' dediğim zamanlar oluyor. Çünkü dizi süreleri çok uzundu. Gerçekten bazı sahneleri hatırlamıyordum. Dizi 40 dakika ile başlamıştı sonra 130 dakikaya çıktık. Eskiden bir gün çalışıyorduk, sonra bir baktık dört gün çalışır olduk." ifadelerini kullandı.

        'BURHAN ALTINTOP' İTİRAFI: İLK ZAMANLAR KORKUYORDUM...

        Fatih Altaylı'nın 'Burhan Altıntop' karakterinin üzerine 'yapışması'yla ilgili soruları karşısında Engin Günaydın şu yanıtı verdi:

        İlk zamanlar aslında bu durumdan pek hoşlanmıyordum ve korkuyordum da. Rol üzerime yapışacak ve 'Dallas'ın 'Ceyar'ı gibi olacağım ve başka bir rol canlandıramayacağım diye. Ardından başka türlü işler yaptım, başka türlü seyircilerle buluştum. Yönümü çevirdim. Sonrasında yaş ilerledikçe rolün havasını atmaya başladım. (Gülüyor) Gülse'nin yazdığı bir karakter. Komedi performanslarında senarist ile oyuncunun beraber çalışması çok önemli. Birbirimizi çok destekledik. Metni birebir oynadım.

        'Burhan Altıntop' karakteriyle ilgili kendisine çok sayıda mesaj geldiğini belirten Günaydın, "Psikolojisine iyi geldiğini söyleyenler var. Birçok hastalığı yendiğini söyleyenler var. Bu durum beni çok mutlu ediyor. Çok güzel bir dönemdi. Her şeyin çok pozitif olduğu günlerdi. Keyfimiz yerindeydi." şeklinde sözlerini sürdürdü.

        "ÇEKİNGENİM, BU DURUMDAN MEMNUN DEĞİLİM"

        Usta oyuncu, Fatih Altaylı'nın, "Çekingen, çok fazla ortalıklarda gözükmekten hoşlanmayan, herkesle ilişki kurmayı sevmeyen, kendine ait bir eş dost dünyası olan ve bunun dışına çıktığı zaman pek de kendini konforlu hissetmeyen, kendi konfor alanında yaşamayı seven birisi gibi görünüyorsun. Öyle misin hakikaten?" sorusuna da yanıtladı:

        Evet, Biraz öyleyim. Bu durumdan aslında çok da memnun değilim. Çok ilişki kurmak isterim ama böyle olamıyorum beni aşırı derece de geriyor. Tekrar kendi dünyama geri dönüyorum ve orada sakinleşmeye çalışıyorum. Arkadaşlıklarım 20-25 yıllık. Onlarda kendimi buluyorum.

        REKLAM

        "SENARİSTLİK ZENGİN KAFASI İSTİYOR"

        Kariyeriyle ilgili itiraflarda da bulunan oyuncu, "Oyunculuktan önce ben aslında daha çok senaryo yazan birisiydim. Seviyordum da yazmayı. Çocukluğumdan beri hayal kurmayı seven birisiyim. Ama senaristlikten ben para kazanamadım, çok da uğraştım. Ev ocak dönmez, kira ödenmez... Para kazanmak için oyunculuk yapmaya başladım. Senaristlik, zengin kafası istiyor. Fakirlikle bu işler yürümüyor." dedi.

        Tokat Erbağ doğumlu olan Günaydın, ailesinden de bahsetti. Oyuncu "Babam, Devlet Demir Yolları'nda memurdu. Annem ise ev hanımıydı. Ağabeylerim de esnaftı, elektrik dükkanı vardı." dedi.

        Oyunculuk ve senaristlik yolculuğunu anlatan Günaydın, "Çok hayal kurmasını seven biriydim. Hayal kurmayı profesyonel hale getirerek senaryo yazdım. Sonra Ankara Devlet Konservatuvarı'na girdim. İki sene orada eğitim aldıktan sonra Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde eğitimime devam ettim." ifadelerini kullandı.

        "BKM'DEN AYRILMAM BİRAZ APTALLIK GİBİYDİ"

        Demet Akbağ ve Yılmaz Erdoğan ile BKM çatısı altında da çalışan Engin Günaydın, "Yılmaz Erdoğan ile tanıştığımda elektrik süpürgesiyle BKM'nin halılarını süpürüyordu. 'Otogargara'da başladım. Bir yıl sonra da zaten dizi başladı. BKM'den ayrılmam biraz aptallık gibiydi. 'Gençlik' diyelim... Rahmetli Gürdal Tosun, 'Neden ayrılıyorsun?' demişti, 'Bilmiyorum' yanıtını vermiştim." diye sözlerini sürdürdü.

        "PARASIZ KALINCA STAND-UP YAPMAYA BAŞLADIM"

        Ünlü oyuncu, parasız kaldığı bir dönemde stand-up yaptığını da söyledi. Günaydın, "Kız arkadaşım, 'ben seni dinlemekten çok keyif alıyorum, komik de geliyorsun.' dedi. Ses Tiyatrosu'nda stand-up'a başladım. İlk gösteriye 65 kişi geldi. 10. gösteride 530 seyirci vardı. 180 gösteri yaptım." dedi.

        "DİZİ SÜRELERİ KISALIRSA TELEVİZYONA DÖNEBİLİRİM"

        Dizi sektörü hakkında da konuşan Engin Günaydın, "Dizi süreleri böyle olduğu sürece iyi bir senaryo yazılacağını düşünmüyorum. İyi bir yönetmenin çekmek isteyeceğini de düşünmüyorum. Dizi süreleriyle ilgili bir düzenleme olursa televizyona geri dönebilirim." ifadelerini kullandı.

        "BARIŞ GELSİN"

        Besteci ve piyanist Anjelika Akbar, Rusya ve Ukrayn arasındaki savaşa değinerek, "Babam Ukrayna, annem ise Rusya doğumlu. Savaş bitip, barış gelsin." dedi.

        Müzik yolculuğunu anlatan Akbar, "Annem ve babam müzisyendi. 2.5 yaşındayken piyano üzerindeki notaların yerlerini biliyordum. Ondan sonra artık doğaçlamalar yapıyordum. 4.5 yaşındayken oturmuş bestelerim vardı. Sovyetler Birliği'nde büyüdüm, orada çok iyi bir sistem vardı. Üstün yetenekli çocuklar sisteminde yetiştim. Küçük yaşlarda profesörler ilgileniyordu bizimle." diye konuştu.

        Türkiye'ye gelme serüveninden bahseden müzisyen, "Eşimle birlikte Sovyetler Birliği vatandaşıydık. UNESCO üyesiydim. Uluslararası bir film projesi için gelmiştik. Eşim senaryo yazarıydı ben de filmin müziklerini yapıyordum. Türkiye'de anne oldum o dönemde. Sovyetler Birliği de dağılınca burada kaldık. Yavaş yavaş Türkiye'ye köklerimi saldım. Tek bir Türkçe kelime bilmiyordum, ders de almadım. Türkiye'yi çok seviyorum." ifadelerini kullandı.

        "3 KORTA GİRDİM"

        Tenise başlama hikayesini anlatan Koray Kırcı ise, "Ailem sayesinde 3 yaşında korta girdim. Babam, spor bilimleri fakültesinde öğretim görevlisi ve branşı tenis. Hep futbol oynamak istiyordum ama babam korta götürüyordu. 10 yaşından sonra artık ben de tenisi tercih ettim. Çünkü bireysel ve takım sporu değil. Dışarıdan bakılınca kolay gözüküyor ama zor bir spor." dedi.

        Kırcı, "10 yaşında Türkiye şampiyonu oldum. Babam antrenör olduğu için şanslıyım. Şu dönemlerde kendimi döndürecek kadar para kazanabiliyorum. Sponsorum yok." ifadelerini kullandı.

        "MUTFAĞA AŞIK OLDUM"

        Giresun kökenli olduğunu belirten Kemal Can Yurttaş, "Ailemde hiç aşçı yok. Hayatımdaki en büyük şansım, bir okul gezisinde turizm-otelcilik lisesini gezdirdiler. Lisenin içerisinde mutfağı vardı. Aşık oldum mutfağa. Orada da aşçılık serüvenim başladı. Okulda bar ve mutfak bölümleri vardı, mutfağı seçtim." dedi.

        .png
        .png

        Michelin'den davet geldiğini belirten Yurttaş, "Türkiye'de yeni olduğu için sadece İstanbul'daki otel ve restoranlarla sınırlı. Yani restoranlara bakıp, müfettişler geliyor ve sizleri denetliyorlar. Neden biz de yıldız almayalım. Tayland'da bir sokak yemeği yapan mekanlara da yıldız verdikleri de oldu." diye konuştu.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ