Küme düşme ve transfer yasağından şampiyonluğa: Lille'den bir peri masalı!

PSG, Katarlı yatırımcıların 2011'de kulübü satın almasının ardından dokuz şampiyonluğun yedisini. 2011'den bu yana sadece bonservis bedellerine yaklaşık 1,5 milyar Euro'luk harcama yaptılar. Karşılığında belki de dünyanın en önemli yıldızlarını Fransa'ya getirdiler. 2017-18 sezonunun ortasında finansal bir kriz içerisinde olan Lille kısa süre içerisinde yıldızlar karması olan PSG ile yarışır hale geldi. Peki bunu nasıl başardılar?

HER ŞEY LUIS CAMPOS'LA BAŞLADI

Portekiz'in kuzeyinde yer alan üç bin nüfuslu Fao'da doğan Campos, gençlik yıllarında futbol oynadıktan sonra Porto Üniversitesi'nde beden eğitimi tahsili yaptı. Eğitimi devam ederken yuvasına döndü ve yerel kulüp AS Esposende'de altyapı antrenörü olarak görev yapmaya başladı. 27 yaşında teknik direktörlüğe terfi eden Campos 13 yıl boyunca Portekiz'in mütevazı kulüplerinde çalışacaktı. 2003-04'te Gil Vicente'yle Jose Mourinho'nun Porto'sunu devirdi ve Portekizli menajerin 24 maçlık yenilmezlik serisine son verdi, dikkat çekti. Aralık 2004'te Beira Mar'ın başına geçti, 12 maçlık tecrübenin ardından futboldan uzaklaştı. Öğretmenliğe başladı ve Esposende'de, sahil kenarındaki bir restorana ortak oldu.

MOURINHO, ONU REAL'E ÇAĞIRDI

Bir başka eski antrenör Americo Magalhaes ile birlikte T2P adını verilen futbol kulüpleri için DVD setleri hazırladılar ve kulüplere sattılar. Diğer bir üretimi ise "Mourinho'nun taktik tahtası" olarak adlandırılan bir yazılım oldu. Avrupa'nın dev kulüplerine tedarik sağlayan dev bir şirketin sahiplerinden biri halina geldi. Yedi yıl sonra ise çok iyi iş ilişkisi olan Jose Mourinho'yla birlikte Real Madrid'de görev yapmaya başladı.

Mourinho'nun analizlerini yaptırdığı Campos daha büyük bir göreve geçecek ve sadece Fransa değil, Avrupa futboluna da yön verecekti. Monaco Başkanı Vadim Vasilyev'in danışmanı olarak birkaç ay çalıştı, Ağustos 2014'te ise sportif direktör oldu. Monaco 2013 yazında yaklaşık 150 milyon Euro para harcadı, Radamel Falcao, Joao Moutinho ve James Rodriguez'i kadrosuna kattı. Devamındaki yıl kulübün sahibi Dimitri Ribolovlev bu harcama politikasının sürdürülemez olduğunu düşündü ve Campos imdadına yetişti.

MONACO'YLA FRANSA FUTBOLUNUN SEYRİ DEĞİŞTİ

Campos'un bağlantıları ve meziyetlerini kullanarak genç oyunculara yatırım yaptılar. Benfica'dan Bernardo Silva'yı 16 milyon Euro'ya, Tiemoue Bakayoko'yu 8 milyon Euuro'ya, Fabinho'yu 6 milyon Euro'ya, Lemar'ı 4 milyon Euro'ya, Benjamin Mendy'yi 13 milyon Euro'ya transfer ettiler. Leonardo Jardim'in Monaco'su, Radamel Falcao ve genç yetenek Mbappe önderliğinde şampiyon oldu, Şampiyonlar Ligi'nde de yarı final oynadı. Campos döneminde kadroya katılan oyuncuların satışından ise yaklaşık 1 milyar Euro'luk bonservis bedeli elde edildi.

FİNANSAL KRİZİN EŞİĞİNDEN ŞAMPİYONLUĞA

Luis Campos, Monaco'dan ayrıldıktan sonra Lille ile anlaştı. İlk sezonda bildiklerinden şaşmayan Campos, Lille'de 2017 yazında yaklaşık 70 milyon Euro'luk bonservis harcaması yaptı. Bu politikası çok eleştirildi ve Lille transfer yasağı aldı. Campos ise bildiğinden şaşmadı ve haklılığı sonraki sezonlarda anlaşılacaktı.

2017-18 yazında 30 milyon Euro zarar eden Lille sonraki yazlarda sırasıyla 60 milyon Euro, 50 milyon Euro ve 58 milyon Euro'luk bonservis bedeli kârı yazacaktı. Lille son dört sezonda bonservis bedellerine yaklaşık 220 milyon Euro harcarken 350 milyon Euro kazandı.

STADYUM GİDERLERİ DE KRİZİ ARTIRDI

Lille'in yaşadığı krizin tek sebebi transfer harcamaları da değildi. Manchester Metropolitan Üniversitesi'nde spor politikaları bölümünde ders veren Dr. Nicolas Scelles başka noktalara da parmak basıyor. "Lille için zorluklar, 50 bin kişilik stadyuma taşınmalarıyla başladı, 2012'den sonra oyunculara ödedikleri yüklü maaşlarla devam etti" diyor Dr. Scelles.

"Pierre-Mauroy stadı kulüp için fazla büyüktü. 2019-20'de seyirci ortalamaları 37 binde kaldı. Bu tip büyük stadyumun güvenliği, bakımı ve diğer işleri için yaklaşık bin 800, iki bin gibi bir personeli her maç çalıştırmak zorundasınızdır"

LES TURCS DÖNEMİ BÖYLE BAŞLADI

26 Şubat 2018'de Adana'da 5 Ocak Fatih Terim Stadı'nda yoğun yağmur yağışı altında bir maç oynanıyordu. Adana Demirspor, İstanbulspor'u konuk ederken maça yağış nedeniyle ara verilmişti. Luis Campos, Lille yöneticileriyle İstanbulspor'un savunmacısı Zeki Çelik'le görüşmek istemişti.

Yaklaşık 30 dakikalık görüşmenin ardından Campos, Zeki'yi ikna etmişti bile. Zeki Çelik o yaz sonunda Süper Lig'i görmeden Ligue 1'e transfer oldu. Gösterdiği performansla Campos'un haklılığını da kanıtladı. Campos sadece programlardan oyuncu izlenemeyeceğini, bire bir tanışma ve görüşmelerin önemine inanıyordu.

Trabzon'da Erdoğdu Lisesi'yle dünya şampiyonluğu da yaşayan Yusuf Yazıcı, bordo-mavili formayla dikkatleri üzerine çektikten sonra Zeki gibi Lille'in yolunu tuttu. Daha büyük kulüplerin ilgisinin bulunduğu belirtilen Yusuf'un bu tercihi Türkiye'de eleştirilirken Yusuf da tercihinin doğru olduğunu anlatıyordu.

Campos ve kulüp başkanı Gerard Lopez'in kendisinin sakatlık döneminde de hep yanında olduklarını belirten Yusuf, Lille'in futbolcular için ideal bir ortam oluşturduğunu ve değer kattığını anlatıyordu.

SON TUĞLA: BURAK YILMAZ

Ağustos 2020 olduğunda Burak Yılmaz, Beşiktaş'a veda ederken Lille'e üçüncü Türk futbolcu olarak transfer oldu. Luis Campos, İstanbul'a gelerek 35 yaşındaki futbolcuyla görüşmüş ve Zeki ile Yusuf gibi onu da ikna etmişti.

Daha önce Çin tecrübesi de bulunan Burak, Avrupa'da ilk kez yurt dışına çıkıyordu. 35 yaşına kadar bunu tecrübe etmeyen yıldız, Lille'in 'genç oyuncu transfer politikası'na da uymuyordu.

35 YAŞINDA MEYDAN OKUDU!

Burak transferinden yaklaşık üç ay sonra Fransa basınına konuşuyor ve "35 yaşında böyle bir maceraya atılmam insanlara sürpriz gelmiş olabilir" diyordu.

"Bu zamana kadar hayatımda hep üst düzey oynadım, şu anda da böyle oynamaya devam ediyorum. Dünyada büyük yıldızlara baktığınız zaman hemen hemen yaşları benimle aynı. Yanlış anlaşılmak istemem, ben onlarla aynı seviyede değilim. Onlar bu yaşta hala üst düzeyde oynamayı öğrettiler. İyi yaşamakla, iyi yemek, iyi uyku ve iyi bir aileyle."

64 GOLÜN 26'SI TÜRKLERDEN

Milli futbolcular Burak Yılmaz, Yusuf Yazıcı ve Zeki Çelik, Lille'in bu sezonki başarısında önemli rol oynadı. Lille'in bu sezon attığı 64 golün 26'sını milli futbolcular kaydetti.

Burak Yılmaz, sezon içinde sakatlık geçirmesine rağmen özellikle ligin son haftalarında attığı gollerle takımının şampiyonluk yarışında avantajlı konumda bulunmasına büyük katkı sağladı.

Ligin son haftalarında Lille, Olympique Lyon karşısında 2-0 geriye düştüğü maçı Burak Yılmaz'ın golleri ve gol pasıyla 3-2 kazandı. Lille, aldığı bu galibiyetle şampiyonluk yarışında önemli 3 puan kazanmış, Burak Yılmaz'ın serbest vuruştan attığı gol de nisan ayının en iyisi seçilmişti. Lille, Lyon'un dışında Nice ve Lens ekiplerini de Burak Yılmaz'ın golleriyle mağlup etti.

FRANSA'DA KRAL OLDU!

Ligde bu sezon çıktığı 28 maçta 16 gol kaydeden Burak Yılmaz, takımının en skorer ismi konumunda. 35 yaşındaki forvet, Lille'de aralık ve nisan aylarının futbolcusu seçildi.

Temmuz 2020'de Lille'e transfer olan Burak Yılmaz'ın başarılı performansı Fransız basınının ve spor yorumcularının da dikkatini çekti. Fransız basını, "Kral" olarak adlandırdığı Burak Yılmaz'ın, şampiyonlukta önemli katkısı olduğunu vurgulayan haberler yazdı.

Ligue 1'de bu sezon 32 maçta forma giyen Yusuf Yazıcı'nın 7 golü bulunurken, Zeki Çelik de 29 karşılaşmada 3 gol kaydetti.

GALTIER'İN 'TAKIM HER ŞEYDEN ÖNCE GELİR' ANLAYIŞI

Futbolculuk yıllarında savunma yönü ağır basan bir orta saha oyuncusu olan Christophe Galtier, antrenörlük kariyerine ise yine vatandaşı Alain Perrin'in yanında başladı. Birleşik Arap Emirlikleri, Portsmouth gibi yurt dışı görevlerinin ardından ülkesinde Sochaux ve Lyon'da görev yaptı. Çıraklık yıllarının ardından 2009'da St. Etienne'in başına geçti ve sekiz yıl boyunca burada görev yaptı.

St. Etienne'i küme düşmeden kurtardı, Avrupa yarışına soktu hatta Coupe de La Ligue'i kazandı. Aralık 2017'de benzer şartlarda Lille'in başına geçti. Marcelo Bielsa gibi bir ismin ardından göreve geldiğinde Lille kümede kalma mücadelesi veriyordu. O sezon son dört maçın üçünü kazanan Lille kümede kalmayı başardı.

54 yaşındaki çalıştırıcı Lille'de de Saint-Etienne'deki ilkeleri aşılamaya çalıştı. Güçlü bir savunma anlayışı, kolektif hareket etme, sıkı çalışma... Fransa basınına göre Galtier takımlarının karakteristik özelliği "Takım her şeyden önce gelir" Her oyuncu bireysel rollerini yerine getirirse takımın alt edilmesi zor olur. Lille'de de bunu tam anlamıyla gördük.

Lille bu sezon Ligue 1'in en az gol yiyen takımı olmasının yanında kalesinde en az şuta izin veren takımı da oldu. Bunda kaleci Mike Maignan'ın başarısının yanında Jose Fonte ve Sven Botman'ın uyumu kadar diğer oyuncuların da payı vardı. Saha içerisinde her zaman iyi iletişim kuran Lille, sahada kim olursa olsun her zaman rakibe baskı konusunda kusursuza yakın bir iş çıkardı.

Galtier, Fransa medyasında 'basın dostu' bir teknik direktör olarak anılmıyor ancak oyuncuların ve kulüp çalışanlarının bağlılığı onun gerçek bir 'mühendis' olduğunu ortaya koyuyor.

ŞİMDİ NE OLACAK?

Lille, Aralık 2020'de Lüksemburglu bir yatırım firmasına satıldı. Gerard Lopez ve Luis Campos da bu devirle birlikte kulüpten ayrılma kararı aldı. PSG'de görev yapan Olivier Letang, Campos'un yerine getirildi. Bu satışa rağmen kulübün hala 123 milyon Euro'luk borcu var. Koronavirüs pandemisi ve Fransa Futbol Federasyonu'nun yaptığı yayın ihalesi anlaşmasının kulübe pek yardımcı olmadığı belirtiliyor.

Kaynaklar, ESPN'e Galtier'in Premier Lig ekiplerinden teklifler aldığını söylüyor. Galtier'in ayrılması durumunda Lille'in Lucien Favre ve Laurent Blanc'a yöneleceği de kaydediliyor. Tüm bunlar ilerleyen günlerde yaşanarak görülecek ancak gerçek şu ki Lille uzun yıllar unutulmayacak bir zafere kolektif olarak imza attı. Başrollerden birini de milli futbolcularımız oynadı.