Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gastro Seyahat Renkli, güneşli ve hareketli: İşte Tiran

        Şehre renk katan nedir diye sorarsanız her şey diyebiliriz; öncelikle Akdeniz iklimi etkisi altındaki Tiran genellikle güneşli, ışıl ışıl, anıtsal yapılardan tutun sokak aralarındaki sıradan binalara kadar, balkonlardan taşan canlı çiçeklerinden evleri süsleyen mural ve graffitilere, insanların giyim kuşamından irili ufaklı manav tezgahlarına kadar renk her yerde. Şimdi bu ortama genç nüfusu ve Avrupa’nın kişibaşına en çok cafe düşen şehir sıralamasında en başlarda olmasını da ekleyin. Avrupa’nın en ucuz başkentlerinden biri olduğunu ve Türkiye’den vizesiz gidilebildiğini de hatırlatalım.

        Böylesine sempatik bir şehri gezmek istemez misiniz?

        REKLAM

        Şehre geldiğinizde ilk görmeniz gereken yer bu tarihi meydan olmalı. Şehrin ortasında büyük bir meydan düşünün, etrafı Ulusal Tarih Müzesi, opera binası, saat kulesi, Hacı Ethem Bey Camii ve meydana adını veren Arnavutluk’un milli kahramanı İskender Bey’in heykeli ile çevrili. Meydana girdiğinizde muhtemelen ilk olarak Ulusal Tarih Müzesi’nin üstündeki devasa mozaik dikkatinizi çekecektir.

        Görkemli mozaiğin üstünde İllyria’lılardan bu yana Arnavutluk halkı resmedilmiş, birlikte yürüyen köylü, işçi, partizan figürler adeta kahramanca Tiran’ı selamlıyor. Tüm diğer dini yapılar gibi Ethem Bey Camii’nin de komünist dönemde kapalı kaldığını ancak bugün ziyarete açık olduğunu söyleyelim, caminin dış cephesindeki resimleri mutlaka inceleyin. Müzeye sırtınızı verip İskender Bey heykelinin arkasına doğru yürürseniz, Ulusun Şehitleri (Dëshmorët e Kombit) Bulvarı sizi Rahibe Teresa meydanına götürecek.

        Rahibe Teresa meydanı

        Komünist dönemde protokol yolu olarak kullanılan Ulusun Şehitleri Bulvarı, şehrin iki büyük meydanını birbirine bağlıyor. İtalyan mimarlarınca inşa edilen Rahibe Teresa meydanı; Cumhurbaşkanlığı konutu, pek çok üniversite binası ve arkeoloji müzesiyle çevrili. İki yıl önce yapılan, Arnavutluk milli takımının Air Albania stadyumu ise meydanın cafe ve restoranlarla dolup daha hareketli bir havaya bürünmesini sağlamış. Özellikle gün batımı saatlerinde bu meydan, scooter ve bisiklet kullanan çocuk ve gençlerin uğrak meydanı. Buradan da dilerseniz göle, dilerseniz şehrin içine, Bllok’a devam edebilirsiniz.

        Bllok ve Postbllok

        Bllok, 41 yıl boyunca Arnavutluk’u, tüm dünyadan izole ederek yöneten Enver Hoca’nın evi ve komünist parti yönetim birimlerinin bulunduğu semt. Adının “blok” olması tesadüf değil, yıllarca bu bölge, sıradan vatandaşın giremediği, halka kapalı bir bloktu. Bugün ise tüm cafe ve restoranların birbiri ardına sıralandığı, lüks alışveriş mağazalarının yer aldığı, hem gündüz hem gece şehrin nabzının attığı bir yer. Enver Hoca’nın mütevazı evi ziyarete açık değil ama dışarıdan görmek mümkün. Biraz yukarıda ise Postbllok anıtı yer alıyor. Burada, yine Enver Hoca’nın yaptırdığı, “bunker” denilen meşhur yer altı sığınaklarından biri, Berlin Duvarı’ndan sembolik bir parça ve Spac Hapishanesi’nden bir parça olmak üzere 3 kısımdan oluşan anıt görmeye değer.

        REKLAM

        Başka yerde yok: Bunkerlara bakın

        Enver Hoca’nın, iktidarı döneminde işgal tehdidine karşı yaptırdığı yüzbinlerce bunkerdan (yeraltı sığınağı) elbette Tiran da nasibini almıştı. Bunkerlar genellikle yerin altına doğru inen, bir iki kişinin içine girebileceği küçük bir odaya benzeyen kubbe yapılı beton ve çelikten mamul yapılardı. Sokak aralarında, meydanlarda, sahillerde veya tarlalarda olmak üzere her yerde görebileceğiniz bunkerlar, gerçekten de sadece Arnavutluk’a özgü olan detaylardan biri. Bunkerlarla ilgili daha fazla detay öğrenmek ve ülkenin yakın tarihini anlamak isterseniz mutlaka bunker müzesi Bunk’Art’a uğramalısınız.

        Liqeni Artificial yahut “herkes burada”

        Tiran’ın olmazsa olmazlarından biri de yapay göl. Oldukça yeni olmasına rağmen Tiranlılar’ın çok rağbet ettiği bir yer. Olmaması da mümkün değil. Şehrin içinde serinlik ve ferahlık veren bir göl, nefes alabileceğiniz bir orman, çocuklar için oyun parkları, spor severler için bisiklet ve koşu yollarıyla spor parkları. Dilerseniz Türk kahvesi ya da espreso içerek günün yorgunluğunu atabileceğiniz kafeler. Her mevsimde ve günün her saatinde ziyaret etmeye değer. Sadece sivrisineklere dikkat edin.

        REKLAM

        Pazari i Ri bir nevi Mısır Çarşısı

        Tiran’ın tarihi çarşısı Pazari i Ri yani Yeni Pazar, taze meyve ve sebzenin, et ve balığın, restoranların bulunduğu bir bölge. Burada bir yeme içme molası verip Arnavutluk’un meşhur lezzetlerini deneyebilirsiniz, meydanda Markata Peshkut yani balık pazarı var, balık satan dükkanlar aynı zamanda pişirip servis de ediyor. Tarihi restoranlardan köfte, esnaf lokantalarında yaprak sarması ya da börek yiyebilirsiniz. Hatta biraz dolanırsanız kelle paça çorbası da bulursunuz. Buradan tarihi Toptani Kalesi’ne devam etmek iyi bir fikir olabilir.

        Kale

        Bizans döneminde inşa edilen ve yakın zamanda restore edilen Tiran Kalesi, 18. yüzyılda Toptani ailesine geçmiş ve iyi korunarak bugüne gelmiş. Alışık olduğumuz tepe üzerine kurulu kale yapılarının aksine burası şehrin içinde, halkla iç içe. Ülkenin tarihi mirasını ve kültürel dokusunu yansıtan kalede küçük dükkanlar ve sanat galerileri bulunuyor. Şehrin tamamında olduğu gibi şık restoran ve kafelerin de yer aldığı kalede, Türk restoranı bulup dilerseniz çay da içebilirsiniz.

        Sana bir tepeden baksak Tiran

        REKLAM

        Tiran manzarasına tepeden bir bakmak isterseniz de Dajti Express bunun için var. Tiran’ı çevreleyen Dajti Dağı’na arabayla ya da teleferikle çıkarak ormanın içinde vakit geçirebilirsiniz. Teleferiğin rotası oldukça dik ama şehri, dağın içinden görmek için harika bir seçim. Yaz kış çalışan teleferik, dağın zirvesine 15 dakika gibi bir sürede çıkıyor. Peki dağa çıktığınızda ne yapabilirsiniz? İlk akla gelen seçenek ormanda biraz yürüyüşün ardından manzaraya karşı yemek yemek olabilir. Çocukluysanız macera parkını da düşünebilirsiniz, hatta dağa sadece bunun için bile gelen var. Bununla birlikte at binmek, mini golf oynamak da mümkün. Hatırlatalım, teleferiğe engelli arabası ve bisiklet de rahatça binebiliyor.

        Devasa bir kaydırak olarak Piramit

        Tiran, şehircilik ve turizm anlayışıyla son yıllarda muazzam bir değişim geçiriyor. Bahsettiğim anıtsal yapıların, şehre karakterini veren yerlerin çoğu son yıllarda yenilenip turizme kazandırılmış. Meşhur Piramit de yakında bunlardan biri olacak. Şehrin tarihi yapıları arasında sayılan Piramit, ölümünden sonra kızı ve damadı tarafından Enver Hoca için tasarlanarak inşa edilmiş. Malum, Mısır kültürüne atıfla yapının adına “piramit” deniliyorsa, Enver Hoca’nın da “firavun”u temsil ettiği varsayımına ulaşmak zor değil. Ancak son yıllarda harabeye dönüşen Piramit, eğimli kirişleri sayesinde Tiranlı gençler tarafından bir sosyalleşme alanı ve devasa bir “kaydırak” olarak (evet bildiğiniz kaydırak) kullanılıyordu. Bugün inşaat alanı olan Piramit’in yeni projeyle gençler için bir teknoloji merkezi olması hedefleniyor. Ama projeye göre orijinal çatı kirişleri korunacak ve ziyaretçiler “kaydırak”tan kaymaya devam edebilecek.

        Şehrin renkleri: balkon ve grafitiler

        Yeşil burada sadece parklarda değil, balkonlara bakarak gezerseniz Tiranlılar’ın ne kadar çiçek sevdiğini görebilirsiniz. Sıvalı, eski, bakımsız bir bina bile görseniz balkonundan coşan rengarenk çiçekleri keyifle izleyebilirsiniz. Son dönemde giderek artan dev mural ve grafitiler, hatta elektrik trafolarının üstündeki çizimler de tıpkı balkonlar gibi şehre renk katıyor. Kaçırmamak için baka baka gezin.