Sezgisel beslenme: Diyet değil yaşam biçimi

Onlarca farklı diyet programı, yenilmesi gerekenler ve uzak durulacak besinler üzerine sayısız görüş var. Şekeri kesmeliyiz, tuz almamalıyız, karbonhidratı sağlıklı almalıyız, lif tüketmeliyiz. Bunlarda hemen herkes hemfikir. Ancak daha özel beslenme programları da mevcut, hangisi kime ne kadar yardımcı oluyor, kesin bir cevap vermek zor. Yepyeni bir trend ise çok farklı bir yaklaşım ile ortaya çıktı: Sezgisel beslenme

Sezgisel beslenme, nedir ve gerçekten işe yarıyor mu?

Sezgisel beslenme nedir?

Ketojenik Diyet, Aralıklı Oruç Diyeti, Protein Diyeti gibi çok sayıda beslenme programı, sıkı kurallar ve yasaklar listesinden oluşuyor. Sezgisel beslenme ise bir beslenme programı da değil, diyet de... Aslında bu bir yaşam biçimi olarak tanımlanabilir.

Sezgisel beslenmede vücudun sesini dinlemek esas; ne yemek istiyorsun, ne zaman yemek istiyorsun?

Sezgisel beslenmenin anafikri nedir?

Vücudumuzun ne zaman neye ihtiyacı olduğunu bildiği fikri üzerinden yola çıkıyor. Onu dinlemeyi öğrenerek, günün hangi zamanında ne yiyeceğimizi bedenimizin kontrolüne bırakmak üzerine kurulu.Sezgisel beslenme bir fikir: Acıktığınızda canınız ne istiyorsa onu yiyin, doyduğunuzda yemeyi bırakın, yemek saatlerine bedeninizin karar vermesine izin verin. Açlık tokluk kararlarını vücudunuz versin.

Diyetlerin riskleri var

Diyet yaparak kilo veren insanların %95’i verdiklerini 5 yıl içinde geri alıyorlar. Sıkı kurallara uyarak kilo vermelerine rağmen aslında vücut kütlesinden kaybetmiyorlar.Yanlış diyetler ise kalp krizine varana kadar pek çok sağlık probleminin nedeni oluyor. Vücudun genel sağlık durumuna bakmadan, doktor tavsiyesi olmadan diyetler yaparak ağır bedeller ödemek zorunda kalabiliyorlar.Örneğin tam organik beslenme diyetleri, sadece bitkisel beslenme çözümleri vücudun ihtiyacı olan diğer besin değerlerini alamadıkları gibi yeme bozukluklarına yol açabiliyor. Pek çok insan şekeri ve ekmeği hayatından çıkardı.Bazı evlere doğum günlerinde bile pasta girmiyor.

Sezgisel beslenme diyetlere karşı

Sadece ABD’de diyet endüstrisi 60 milyar dolarlık dev bir ekonomi. Detoks malzemeleri, takviye edici gıdalar, vitamin hapları, şişelenmiş mineral katkılarına kadar çok sayıda ürünün bulunduğu bu sektör kilo verme çabası üzerine kurulu. Kilo vermek için parasını, zamanını, sağlığını ve huzurunu kaybeden çok sayıda insan söz konusu. Destekçilerine göre sezgisel beslenme, tüm bu diyet endüstrisinin karşısına dikiliyor.

Sezgisel beslenmede öncelik sağlık

Diyetler kurallara bağlıdır, sezgisel beslenme ise sağlık ve mutluluk üzerine kurulu. Kilo vermeyi değil sağlıklı olanı öne çıkartıyor. Sezgisel beslenme, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu yiyecekleri dinleyip hangi saatte nasıl yiyeceğimizi de beden saatimize göre karar veriyor.Canımız ne istiyor? Şimdi mi yemek yemek istiyoruz?Peki kendimizi kontrol edebileceğimizi nasıl bileceğiz?

Yemek yemek hayatidir

İnsanlar hayatta kalmak için yemek yemek zorundadırlar. Araştırmacılara göre her birimiz yemeklerimizi düzenleyen içgüdülerle doğarız. Ancak yaşam koşulları, saatler, normlar, yenmemesi gereken yemekler, yenilmemesi gereken saatler gibi yazılı olmayan kurallar tarafından şekillendiriliriz. Bunların bazıları çok yanlış ve kilo almamıza neden olacak olsa da etrafımızdaki alışkanlıklara uyum göstermek zorunda hissederiz.

Yeme kararını içgüdülerimize bıraktığımızda ipin ucunu kaçırabilir miyiz?

Canımızın istediğini yemeye kalkarsak, ipin ucunu kaçırıp iyice sağlığımızı bozabilir miyiz? Uzmanların cevabı şöyle; “Her gün çikolatalı pasta yemek sezgisel beslenme değildir, ayrımı doğru yapmayı öğrenmek gerekiyor.”

Yemek için duygusal karar vermeyin

Uzmanlar, sezgisel beslenmenin öğrenilmesi gerektiğini söylüyorlar. Canımızın ne zaman ne yemek istediğine dair verdiği kararı iyi dinlemek gerekiyor. Yemek istediğiniz şey duygusal bir karar mı fiziksel bir ihtiyaç mı? Tok muyuz aç mıyız, sadece yememiz gerektiği için mi yiyoruz, yediğimiz yemek bizi mutlu ve huzurlu hissettiriyor mu? Sezgisel beslenme, doğru soruları sorup doğru cevapları vermeyi gerektiren bir yaşam biçimi olarak savunuluyor.