HT Gastro
Lezzetli Hatlar

Tarladan bardağa çayın hikayesi

Birçok kültürde sofranın vazgeçilmez içeceği çaydır. Türkiye de dünyada en çok çay içen ülkelerden biri. Bizde çay denildiğinde akla ilk Rize gelir.

Giriş: 04.11.2021 - 02:44 Güncelleme: 04.11.2021 - 20:10
Haberler Gastro Lezzetli Hatlar Tarladan bardağa çayın hikayesi

Bir tarafı masmavi deniz diğer tarafı zümrüt yeşili olan Rize hem göze hem damağa hitap eden bir şehir. Geçtiğimiz hafta bir grup basın mensubu, Beko'nun davetiyle çaya dair her şeyi deneyimlemek için çayın başkenti Rize'ye gittik. İlk önce 50 yıllık bir çay bahçesinde çay topladık. O sırada Rize Çay Araştırma ve Uygulama Merkezi (ÇAYMER) Genel Müdürü Selçuk Azman, bize çayın inceliklerini anlattı. Ardından topladığımız çaylar ÇAYMER'e işlenmeye gitti, bize de afiyetle o çayları içmek kaldı.

TÜRKİYE, EN ÇOK ÇAY TÜKETEN ÜLKELERDEN BİRİ

Çay bahçelerinin arasında, göz alabildiğine uzanan masmavi deniz manzarasında çayın tarladan bardağa uzanan yolculuğunu konunun uzmanları anlattı, biz dinledik. Toplantı, manzaraya uygun bir şekilde Türk edebiyatının usta yazarı Orhan Kemal'in "Bir gün çay içelim seninle, çaylar benden manzara senden" dizeleriyle başladı.

Buluşmada Türkiye Çay Demleme Şampiyonu ve Çay Eksperi Aytül Turan ile Rize Ticaret Borsası Genel Koordinatörü ve Tea Masters Cup Türkiye Temsilcisi Hasan Önder, bizler çaylarımızı yudumlarken çayla ilgili çok dikkat çeken veriler paylaştılar.

Türkiye Çay Demleme Şampiyonu Aytül Turan, "Dünyada kişi başı en çok çay tüketen ülkelerin başında Türkiye geliyor. Türkiye'de çoklu denemelerin ardından 1924 yılında 407 sayılı Çay Kanunu ile beraber ilerlemeler kaydedildi. 1937 yılına kadar insanlara mısır tarlalarını söküp, çay tarlaları yapabilmeleri için telkinlerde bulunuldu, çok emek verildi ve çok zorluklar çekildi. Batum'dan getirilen çay tohumlarıyla da ciddi anlamda özellikle Rize bölgesinde çay tarlaları inşaa edildi. Doğu Karadeniz'in tüm illerinde de çay yetişiyor. İlk çay mahsulleri 1938'de alındı. 1980 yılına kadar elle hasat edilen yaş çay yaprakları, sonraki yıllarda makasla hasat edilmeye başlandı. Ardından çay ekim alanları giderek büyüyerek çay bölgenin büyük oranda geçim kaynağı haline geldi. Yurtdışı hacmini karşılayabilen bir boyuta ulaştı. Türkiye dünyada öncü çay üreten ülkelerden biri oldu" dedi.

TÜRK ÇAYI ZENGİN AROMALI BİR YAPIYA SAHİP

Türkiye'deki çay bitkisinin fizyolojik özelliklerine de değinen Turan, sözlerine şöyle devam etti: "Türk çay bitkisi zengin aromalı yapıya, güçlü gövdeye ve yüksek fenolik madde bileşiklerine sahiptir. Çay, kış aylarında aldığı kar yağışıyla birlikte ve karın uzun süre çayın üzerinde kalmasıyla doğal bir şekilde temizlenmiş oluyor. Kış döneminde dinlenen çay tarlalarında, pestisit ve kimyasal ilaçlar da kullanılmıyor. Böylece Türk çayı, dünyadaki çaylara oranla daha sağlıklı ve doğal bir yapıya sahip oluyor. İyi bakılan çay bitkisinin ömrü ortalama 100 yıl civarındadır. Çay tarlalarının sürdürülebilirliği açısından üreticilerin elle hasada ve organik tarıma yönelmesi gerekiyor. Elle hasatla zengin yaprakları, güçlü filizleri alıp çok nitelikli çaylar üretebiliyorsunuz” dedi.

DÜNYADA 6 MİLYON TON ÇAY ÜRETİLİYOR

Tea Masters Cup Türkiye Temsilcisi Hasan Önder ise, "Çay insan hayatının süren en önemli hikayelerinden biri. Çayın 5 bin yıllık geçmişinden bahsedilir. Dünyada 4.7 milyon hektar alanda yaklaşık 6 milyon ton çay üretiliyor. Ülkemizde ise çay tarımı Doğu Karadeniz kıyı şeridinde (Kemalpaşa-Giresun) 787 bin hektar alanda yapılıyor. 2020 yılı rakamlarına göre, Türkiye'de 1 milyon 445 bin ton yaş yapraktan 280 bin ton kuru çay üretimi gerçekleştirdik. Bunun yüzde 98'i siyah çay olarak üretildi, geri kalanlar ise beyaz çay, yeşil çay, oolong çayı ve matcha çayları olarak üretildi" diye konuştu.

Çayın Türkiye'de bir milyon, dünyada ise iki milyar insanın geçim kaynağı olduğunu dile getiren Önder, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye kişi başı 4 kg’lara yaklaşan tüketimle dünya lideri konumunda. Çaya dair çalışmalarımızda öncelikli amacımız, küçük üreticilerin inovatif üretimleriyle dünyaya açılımını sağlamak ve katma değerli çaylar üretilmesine destek olmaktır.”

ÇAYA DAİR

Çayla ilgili merak edilenleri anlatan Tea Masters Cup Türkiye Temsilcisi Hasan Önder'in dikkat çeken açıklamalarından kısa kısa diğer notlar ise şöyle:

- Dünyada üretilen çayların 2.9 milyon tonu Çin'de üretiliyor. İkinci büyük üretici ülke 1.125 bin tonla Hindistan olurken 560-570 bin ton civarlarında Kenya üçüncü. Türkiye de 280 bin ton kuru çay üretimiyle Sri Lanka’yı geride bırakarak dördüncü büyük üretici haline geldi.

- Dünyada en çok çay tüketen ülkeyiz. Türkiye'de yaklaşık 320 bin tonun üzerinde çay tüketiliyor.

- Çay, Ekvator bölgesinin bir bitkisi ancak mikroklima özelliği nedeniyle Türkiye'de de yetişiyor.

- ABD'de çay tüketimi arttı. 30 bin, 40 bin tonlarda bir tüketim varken 2020 verilerine göre 105 bin tona ulaşıldı.

"SİYAH ÇAYIN POSASI 30 DAKİKA SONRA ÇIKARTILMALI"

Türkiye Çay Demleme Şampiyonu Turan, çay ne kadar iyi olursa olsun doğru bir şekilde demlenmiyorsa iyi bir çay elde etmenin mümkün olmadığını belirtti. Turan, "Su kalitesi, suyun sıcaklığı, demlik materyali, çayın kalitesi aynı öneme sahiptir. Türk siyah çayı 30 dakikadan sonra posalı bir şekilde kalıyorsa toksik özelliği oluşmaya başlar. Bu yüzden posayı yarım saatten sonra ayrıştırmak gerekiyor. Su ısısı siyah çaylarda 95 derece üzeri; yeşil çay, beyaz çay, bitki ve meyve çaylarında ise değişiklik gösterir. 70 dereceden başlayıp, 95 dereceye kadar çıkabilir. Yeşil çay için 80 derece önerilir. Yüksek ısı çayı haşlar, aromaları yok eder, uçucu bileşikleri uçurursunuz" dedi.

"EN KALİTELİ ÇAYLAR SOĞUKTA BÜYÜYEN ÇAYLAR"

Ekim ayında artık 3. sürgünün sonuna gelindiğini belirten Azman, "Çay bitkisi, gece sıcaklığında 15-16 derecenin altına indiği zaman kendisini korumaya alır, yaprak olarak büyümeye çalışmaz ve içindeki suyu toprağa verir. Bu yüzden en kaliteli çaylar soğukta büyüyen çaylardır, aromatik değerleri çok daha yüksek olur" dedi.

EN DEĞERLİSİ İLK HASAT

Makasla toplanan ile elle toplanan çaylar arasında da fark olduğunu kaydeden Azman, asıl makbul olanın elle toplanan çay olduğunu vurguladı. Öyle ki birinci sürgün ile ikinci sürgün arasında da çayın kalitesinde farklılık olduğunu söylerek ilk hasatın en değerlisi olduğunu söyledi.

"ÇAY ÇİÇEĞİ KANSER HASTALARINDA KULLANILIYOR"

Rize Çay Araştırma ve Uygulama Merkezi (ÇAYMER) Genel Müdürü Selçuk Azman, çayla ilgili yeni katmadeğerli ürünler ortaya çıkmaya başladığını vurgulayarak, "Bunlardan biri çayın çiçeği diğeri de çayın tohumu. Çay çiçeği özellikle son zamanlarda kanser hastalarında kullanılıyor. Çay çiçeğinin içerisinde bulunan polisakkaridlerin bağırsak sistemini hızlı bir şekilde iyileştirdiği ortaya çıktı. Bununla ilgili ilk yurtdışı ihracatını Almanya'ya göndererek yaptık. Çay çiçeğinin kilosu 4 bin TL" şeklinde konuştu.

GÜNDE BİR BARDAKTAN FAZLA ÖNERİLMİYOR

Çay çiçeğinin hangi aşamalardan geçtiğini anlatan Azman, şunları söyledi: "Çayın çiçeğinin öncelikle güneşli günlerde toplanması gerekir. Toplanan çiçekler tesiste karanlık bir ortamda bekletilir ve çok düşük sıcaklıklarda iki gün boyunca kurutulur. Kuruyan yaprakların üzerindeki polenler de tatlı bir aroma verir; ancak bu çayın çok yoğun bir şekilde tüketilmesi önerilmiyor. Günde bir bardak tüketmek yeterli. Bunun için ise 4 veya 5 çiçek yeterli."

Bu içeriği paylaş
İLGİLİ İÇERİKLER