HT Gastro
Keşfet

Bu tatilin suçlusu sensin, fazla kiloların suçlusu kim?

Tatil dönüşü aldığımız kilolarla başımız hep dertte. Mutlu gittiğimiz tatillerden geriye yorgun, üzgün ve aldığımız kilolarla dönüyoruz. Peki, bu kiloların nedeni biz miyiz yoksa başka nedenler mi?

Giriş: 30.07.2021 - 09:10 Güncelleme: 30.07.2021 - 16:46
Haberler Gastro Keşfet Bu tatilin suçlusu sensin, fazla kiloların suçlusu kim?

Hem kilo vermek için yapmamız gerekenleri hem de bu işin suçlusunu merak ettim. Egoist Beyin ve Kilo, Aralıklı Beslen Genç Kal, Şifa Orucu, Buchinger Sağlık Orucu, Korkma Ye kitaplarının yazarı Uzman Psikolog ve Zaza Yurtsever’e sordum;

1. Bugün burada son noktayı koyalım kiloların sorumlusunu bulalım mı?

Burada ilk önce şunu belirtmekte fayda var ki, insanları şişmanlatan temel faktör fazla yemek değil, fazla miktarda tüketilen tatlı ve unlu gıdalar, yani fazla miktarda tüketilen şekerdir. Örneğin hiçbir zaman aşırı miktarda ıspanak ya da brokoli tüketen biriyle karşılaşamazsınız.

2. Suçlu bulundu sorumlu şeker mi?

Aşırı tüketilen gıdalar şeker içeren gıdalardır. Kilonun sorun değil, şeker bağımlılığının bir sonucu olduğunu görsünler. Kiloyla uğraşacaklarına şeker ve alkol bağımlılığından nasıl kurtulacaklarını düşünsünler ve kendilerine feragat etmenin kötü bir şey olmadığını öğretsinler. Alman Filozof Martin Heidegger der ki: Feragat etmek almaz. Feragat etmek verir. O, sadeliğin tükenmez gücünü verir.

3. Peki, duyguların hiç mi suçu yok?

İnsanın bu gıdalara yönelmesinde tabii ki duygularında önemli bir rol oynar. Kişinin olumsuz duygular yaşaması, kronik bir şekilde strese maruz kalması beyninin şeker ihtiyacının yükselmesine yol açar. Kişi fazla miktarda şeker tüketerek hem beyninin ihtiyacını giderir hem de duygusal olarak bir rahatlama yaşar. Ancak bir müddet sonra kişi bu maddeye bağımlı hale gelir ve artık stresli bir durumda olmasa da tatlı ve unlu gıdalar tüketir. Aynı sigara ya da alkol bağımlılığında olduğu gibi, kişi artık üzüldüğünde de, kaygılandığında da, sevindiğinde de şekerli gıdalar tüketir.

4. Kilo verme sürecinde ilk hedef ne olmalıdır?

Kilo, şeker bağımlılığının sonucunda ortaya çıkan bir durumdur. Nasıl ki alkol bağımlılığında karaciğeriniz, sigara bağımlılığında ise akciğeriniz zarar görüyorsa, şeker bağımlılığının da en belirgin göstergesi kilodur. Böylesi bir durumda odağınızı kiloya vermeniz sorununuzu çözmeyecektir. Zira odağınızı kiloya verdiğinizde piyasada bulunan yüzlerce beslenme biçiminden birini seçecek, kilolarınızdan kurtulacak ve verdiğiniz kiloları kısa zamanda geri alacaksınız.

5. Peki, kimin kapısını çalalım?

Yapmanız gereken bu konuda uzman doktor ve psikologlarla çalışıp, sorununuzu kökten çözmektir. Şeker bağımlılığı sorununuzu çözmediğiniz müddetçe bütün hayatınızı kilo alıp kilo vermekle geçireceğinizi bilmenizde fayda vardır. Kişinin

geriye dönüp baktığında son 20-30 yılını ağırlıklı olarak kilo sorunuyla meşgul bir şekilde geçirdiğini fark etmesinin çok hazin bir durum olduğunu düşünüyorum. Geçenlerde Berlin’de bir danışanıma ‘öldüğünüzde mezar taşınıza ne yazılmasını

isterdiniz’ diye sordum. Kadın üç beş dakika boyunca düşünde ama bir cevap bulamadı. ‘Siz benim mezar taşıma ne yazardınız? diye sordu, ben de ‘bütün hayatını bir diyetisyenden öbürüne giderek zayıflamaya çalışarak geçirdi’ diye yazardım

dedim. Kulağa sert gelse de günümüzde birçok insan böyle yaşıyor. Bu insanlar her yeni güne kilo sorununu hatırlayarak başlıyor ve bu sorun onların zihnini terk etmiyor. Kişiler her yeni dönem yeni bir diyetten medet umuyor, kilo veriyor ve

tekrar o kiloları geri alıyorlar. Kısacası ben insanların kilo vermekten çok şeker bağımlığına ağırlık vermeleri ve zayıflama terapisi değil, bağımlılık terapisi görmeleri gerektiğini düşünüyorum.

6. Alınan kilolar stres ve depresyonun habercisi midir?

Beynimizin iki besin kaynağı vardır: Oksijen ve şeker. Oksijeni nefesimizle, şekeri ise gıdayla alırız. Hiçbir sıkıntımız ve stresimizin olmadığı durumlarda beynin günlük şeker ihtiyacı 130 gramdır. Bu miktarla beyin bedendeki işlevlerini yerine getirir. Ancak stresli ve üzgün olduğumuzda beynin şeker ihtiyacı artar. Yaşadığımız stress kısa vadeliyse, bu kilo sorununa yol açmaz. Stres ve üzüntü mutsuz bir evlilik ya da mutsuz bir iş hayatıyla ilgili, yani kronikse o zaman bu kişinin kilo almasına

sebebiyet verir. Daha önce de belirttiğim gibi, kişi kronik stresten dolayı fazla şeker tüketir ama sonrasında şeker bağımlısı olur. Şeker bağımlısı olduktan sonra da her türlü duyguda şeker tüketir. Düşünün ki mutsuz bir evlilik içerisindesiniz ve

evliliğinizi bitiremiyorsunuz. Bir süre sonra alkol içtiğinizde rahatladığınızı ve daha iyi uyuduğunuzu fark ediyor ve düzenli bir şekilde alkol tüketmeye başlıyorsunuz. Kısa bir süre alkole bağımlı oluyorsunuz. Yani yaşadığınız kronik stres sizi alkol

bağımlısı yapıyor. Sonrasında o evliliği bitirseniz dahi alkol bağımlılığınız devam edecektir. Bu mekanizma birebir şeker için de geçerlidir.

7. Aralıklı oruç son dönemlerin modası oldu. Sizin de bununla ilgili ciddi çalışmalarınız ve kitaplarınız var. Ne kadar doğru yapıyoruz, doğrusu nedir?

Aralıklı oruç sadece zayıflamak açısından değil, genel sağlık açısından da son derece şifalı bir beslenme biçimi. Özellikle de bedenin genç ve zinde kalması için aralıklı oruç çok önemli. Bundan dolayı da yazdığım kitaba ‘aralıklı beslen genç kal’ başlığını

koymuştum. Eğer herhangi bir şeker ya da alkol bağımlılığınız yoksa aralıklı oruç uygulaması son derece kolay bir yöntemdir. Günün ilk öğününü saat 13.00 te ikinci ve son öğününü de saat 18.00 de aldığınızda aralıklı orucu yapmış olursunuz. Ancak eğer şeker ya da alkol bağımlılığınız varsa aralıklı oruca uymanız nerdeyse imkânsız olacaktır. Şeker ve alkol bağımlısı olan insanların ilk önce bu konuda tedavi görmeleri gerekmektedir. Ben ve Prof. Dr. Yunus Yavuz şeker bağımlılığına yönelik sağlık orucu kampları düzenlemekteyiz. Bu kamplarda insanları bir hafta boyunca fiziksel, ruhsal ve zihinsel olarak şekerden tamamen arındırıyor ve ondan sonra aralıklı oruca başlatıyoruz. Aralıklı oruç sürecini ise haftada bir yaptığımız grup psikoterapileriyle destekliyoruz. Kişiler ancak böylelikle şeker bağımlılıklarını yeniyor ve aralıklı oruca uygun yaşayabiliyorlar.

Bu içeriği paylaş
İLGİLİ İÇERİKLER