HT Gastro
Seyahat

Gez Asya’yı, gör Penang’ı

Penang, Malezya'nın şaşırtıcı, büyüleyici ve bana kalırsa da en farklı adası.

Giriş: 05.04.2022 - 02:27 Güncelleme: 05.04.2022 - 02:43
Haberler Gastro Seyahat Gez Asya’yı, gör Penang’ı

Başkent Georgetown caddelerinde umarsızca dolaşırken rastladığınız mekanlar, içine hesapsızca daldığınız sokaklar, tapınakların büyüleyiciliği ve elbette sokak sanatının geldiği nokta sizi şaşırtmasının yanı sıra, buraya duygusal bir bağ da kurduruyor. Penang yeni nesil yaşam alanlarının arasında benim favorilerimden biri. Hem geleneksel, tam anlamıyla da modern ama en önemlisi tavizsiz bir bohem.

Penang’a tam bir harmoni hakim...

Uyum, düzen, ahenk burada!

Penang Malezya Yarımadası’nın batısında yer alan kendine özgü bir eyalet. Bana kalırsa Malezya’nın en keyifli yerleri de burada. Tavrıyla, tarzıyla, doğasıyla insanı kendisine çeken bir büyüsü var. Zamanla bunu daha iyi kavrıyorsunuz. Penang aslında ana karaya yakın bir ada görünümünde yani çoğunluğu ada üstünde diyebilirim. Bu şahane ada Malay yarımadasına 13 kilometrelik bir köprü ile bağlı. Penang’ta Malezya’nın ikinci en büyük üniversitesi olan University Sains Malaysia bulunuyor. O nedenledir ki genç nüfusu bir hayli fazla. Durum böyle olunca da bu genç nüfusa hitap eden kafeler, restaurantlar, yeni nesil tasarım dükkanları bir hayli fazla. Zaten en çok da bu hayli sevdiriyor kendini Penang’ın. Hint mahallesinin yanı başında, hiç ummadığınız bir sokakta, hiç ummadığınız bir şekilde Berlinvari, New York usulü noktalarla karşılaşmak zaten yeterince otantik olan Penang’ı daha otantik ve keyifli kılıyor. Penang’daki kültürel zenginlik etnik grubun yanı sıra yemeklerine de yansımış ve yemekleriyle de ciddi anlamda ün yapmış bir bölge. Qatar Airways’ın Penang’a başlattığı direkt seferlerin bir anlamı olmalı karar vermek de işte böylesi detaylar da etkili olmuş. Tropikal iklimden beklendiği gibi her taraftan yeşilliğin fışkırıyor olması asla şaşırtıcı değil. Bununla beraber orkide çiftlikleri, sürüngen çiftlikleri kentin en asli unsurlarıdır diyebilirim. Yaşanabilecek yerler çoğunlukla “condominium” yani apartman dairesi şeklinde olup diğer evler genelde 1 veya 2 katlı bahceli villalar şeklinde. Koloniyel yaşamın izleri de bu yaşam tarzlarında daha net ortaya çıkıyor aslında. Bu arada başkentinin Georgetown olduğunu hatırlatayım.

Penang’ın geçmişinde İngilizler var

Adanın geçmişi oldukça ilginç. Bir dönem günümüzde Malezya topraklarının bir kısmını oluşturan Malay Yarımadası'nda kurulan ilk Müslüman sultanlıklardan biri olan Kedah Sultanlığı’na ait olan ada, önce İngilizlere kiralanıyor ve ardından da İngilizlerin ada üzerindeki siyasi ve ticari açıdan üstün olmasıyla İngilizler’in himayesine geçiyor. Zaten 11. yüzyılda yönetici sınıfı Açe Sultanlığı'nın da etkisiyle, Hinduizm inancını terk edip İslamiyeti kabul etmesiyle de ülke Müslümanlaşıyor. Zaten başkent Georgetown ismini Britanya kralı 3. George’dan almış. Adada soldan akan trafik İngiliz hakimiyetinin kısa bir özeti gibi aslında. İngilizlerin ada üzerinde ciddi etkileri olmuş elbette. Bunun yanı sıra İngiliz kaptan Francis Light da ciddi ciddi kendi kültürlerini yaymakta çalışmış. Aslına bakarsanız Uzakdoğu’daki 3 kalabalık etnik grubun beraber, ortak, tabiri caizse didişmeden yaşamasıyla ortaya çıkan kültür zenginliği sunan bir ada Penang. Çin ağırlığını fazlasıyla hissediyorsunuz zaten. Ticareti yeğ tutan zengin Çinliler’in yanında, ağırlıklı olarak işçi sınıfını oluşturan Hintliler ve zaten adanı yerlisi sayılan Malaylar ortak bir yaşam düzleminde adanın renklerini oluşturuyorlar. Bu arada 2008 yılında Unesco Dünya Kültür Miras Listesine alındı Penang. Durum böyle olunca da bu çok çekici ve otantik kent ve adanın değeri daha da artmış oldu turist ve gezginlerin gözünde.

Graffitilerde Penang Style, tam instagramlık!

Penang’ı Penang yapan en asli unsurların başında sokak sanatından söz etmem gerek. Zira kentin beni en çok yakalayan bölümü burası oldu diyebilirim. Tarz olarak bizim Karaköy, Galata ya da Balat’ı andıran bir yapısı var Georgetown’ın bu bölümünün. Adadaki sokak sanatında, Litvanyalı sanatçı Ernest Zacharevic’in fırçasından çıkan graffitilerin etkisi büyük. Yıkık dökük geniş bina ve duvarların grafiti objeleriyle birleşmesi hayli esprili olmuş ve tam anlamıyla instagramlık duvarlar ortaya çıkmış. “Penang Style” adı verilen tarzlarını dünyada pek bilmeyen yok. O nedenle yöre halkı bunun değerini iyi biliyor ve gayet de güzel değerlendiriyor. Muntri, Ah Quee, Armenian, Cannon, Chew Jetty Sokağı graffitilerin şahane örneklerinin görülebileceği yerler. Tabi bu çizimlerle beraber birbirinden güzel ve keyifli tarzı olan bohem mekanlar da oluşmuş. Tasarım mağazalarını dolaşmak bile apayrı bir deneyim.

Tüm bu sokak ve caddelerin yürüme mesafesinde ve düz ayak olması çok daha güzel tabii. Fakat arada bir bastıracak tropikal yağmurlara karşı tedbirli olmak da gerekiyor. Bu bölgeye gelmeden Chew İskelesi’ne uğramanızı öneririm. Çünkü sular üzerine kurulu evler var burada. Bu ev ve dükkanların arasından ve tahta iskelelerin üzerinden yürüyerek bambaşka hissiyatlar içinde olmanız olası. Kokulara dikkat ediniz tabii ki! Bir tarafta modern yaşam bir tarafta 1 göz odada ve deniz üstündeki sefil olarak nitelenebilecek bir yaşam! Belki de gelenekleri ve inançları bunun böyle olması gerektiğini istemektedir. Bilemeyiz!

Kısa kısa Penang dünyası

Georgetown merkezindeki büyüleyici yapı ve tapınakları

Penang’ın yapılar ve tapınaklar bölümünü özellikle kaleme almak istedim. Çünkü Uzak Asya’nın dini ve kültürel yapısını bir arada bulunan bu tapınak harmanında keşfetmek büyük şans. Bir yanda camileri, diğer yanda Çin, bir tarafta Hint tapınaklarını görmek büyük bir deneyim aslında. Georgetown da bu keşif bolluğunu size gayet cömertçe sunuyor diyebilirim.

Fort Cornwallis: Penang şehrinin ilk yapılarından birini takdim edeyim. Bu yapı İngiliz Kaptan Francis Light’ın 1768 yılında karaya ayak bastığı yer olmasıyla ün salmış.

Kraliçe Victoria Saat Kulesi – The Queen Victoria Memorial Clock Tower: 1897’de Penang’ın misyonerlerinden olan Cheah Chen Eok kulenin yapımına başlamış ve 1902 yılında nihayetlendirmiş. Ancak talihsizlik o ki, kulenin yapımı bittiğinde Kraliçe bu şaheserin son halini göremeden ölmüş. Bu da Penang’lılar da derin bir üzüntü yaratmış.

Penang Belediye Binası: Beyaz renkli hayli gösterişli bu bina 1903 yılında yapılmış. Hemen kalenin arka tarafında yer alıyor.

Farklı inanıştan tapınaklar bir arada

Goddess of Mercy Tapınağı / Kuan Yin Tapınağı: 1800 yılında yapılmış. Penang’ın en kalabalık tapınağı desem yeridir. Bir köşede duran kiremit yığını dikkatimi çekti. Bildiğimiz çatı kiremitleriydi zira. Sorduğum da öğrendim ki, insanlar dileklerini, dualarını kiremitlerin üzerine yazıyormuş. Sonrasında ise bu kiremitler tapınağın çatısına konuluyormuş. Hayli ilginç bir adet. Evsiz ve fakirlerden oluşan bir grubun sürekli varlığı da dikkatinizi çekecektir çünkü bu sıraya girmiş gruba yemek ve geçinmek için burada para dağıtılıyormuş. Sri Mahamariamman Tapınağı, Kapitan Keling Cami, Yap Kongsi Tapınağı da görülmesi gereken benzer yapılar demeti diyebilirim. Bu arada Protestan Mezarlığı’nda İngiliz kaptan Frances Light’ın da mezarı bulunmakta. Penang Peranakan Malikanesi son derece görkemli zira içinde binin üzerinde değerli eşya bulunuyor. Cheaong FattTze Malikanesi de 1995’te doğal mimari yapı ödülüne layık görülmüş, iki bin yılında da Unesco tarafından koruma altına alınmış.

Meşhur “Annaand the King” filminin başrolündeki bir tapınak Leong San Tong Khoo Kongsi Tapınağı. Cannon Sokağında bulunuyor. Tapınağın şaşalı girişi, terasındaki dragon heykelleri, duvarlarındaki fenerleri, çinileri aynı zamanda el işçiliği, taş oymaları ve eski yaşamın nasıl olduğuna dair duvarlara işlenen resimler son derece dikkat çekici. Grafitilerin arasında sizin için bir soluklanma mekanı olabilir burası.

Yine hemen yanıbaşındaki Cheah Kongsi Tapınağı da görülmeli kanımca. Lebuh Armenian‘da yer alıyor. Dört kolonun her birinde bulunan arslan figürünün detaylarına takılırsanız saatlerce şaşarak inceleyebilirsiniz. Tabii ki bir Çin Tapınağı ve yapım tarihi 1840.

Wat Chaiya Mangkalaram Tapınağı: 1845 yılında Kraliçe Victoria’nın Tayland’a olan saygısından ötürü yaptırılmış. 33 metre uzunluğundaki yatan buda türleri arasında büyüklük sıralamasında 3. sırada yerini almış.

Dharmikarama Burma Tapınağı: Girişteki fil heykelleri son derece büyüleyici. Tapınağın duvarının hemen yanıbaşında kutsal hint inciri türüne ait bir ağaç olan “bodhi ağacı” dikkatinizi çekecektir zaten. Bu arada tapınaklar dışında Sun Yat Sen Evide ilginizi çeker. Zira bu yapı eski modern Çin’in kurucusunun ve 1911 Çin Devrimi’nin önder isminin evidir.

Kek Lok Si Tapınağı: Bu yapının Güneydoğu Asya’nın en güzel budist tapınağı olduğu söylenegelen şehir efsaneleri arasında. Rahip Beow Lean tarafından kurulmuş. Üç bölümden oluşan devasa büyüklükteki bu tapınağa giriş ücreti istenmiyor. Nihayetinde bir ibadet merkezi. Ancak Pagoda’ya çıkmak isteyenlerin 2 RM ödemeleri gerekiyor. O da yaklaşık 2 buçuk lira. Tapınağı gezdikten sonra 2.5 km mesafedeki Penang tepesine gitmeyi ihmal etmeyin zira tüm doğal güzelliğiyle kent ayağınızın altında kalıyor.

Penang Tepesi’nde gün batımı eşsizdir

Penang Tepesi: Georgetown ve Penang köprüsünü izlemek için kesinlikle en ideal yer. Ve hatta gün batımını izlemek için de şahane bir nokta. Penang Hill olarak biliniyor ama asıl adı Bukit Bendera. 833 metrede. Sanırım buranın en önemli yapısı Sri Bala Murugan’a ithaf edilen Sri Aruloli Thirumurugan. Burası bir Hint Tapınağı. Muhteşem ötesi bir yapı desem beni anlayacaksınız eminim. Önerim odur ki, yürüyüş parkurundan ilerleyiniz. Zira botanik parka ve şelaleyi görmeniz mümkün. Bu arada tepeye fünikülerle çıkılmakta. Yapımı 1906 ‘da nihayetlenmesine rağmen teknik aksilikler sebebiyle yeniden inşa edilmek zorunda kalmış ve 1924’te yeniden açılmış. 87 yıl kullanılmış ancak 2010’da İsviçre yapımı fünikülerin getirilmesiyle bir daha da kullanılmamış.

Snake Temple – Yılanlı Tapınak: Georgetown merkezinden yarım saat uzaklıkta. Güneyde kalıyor. Bayan Lepas bölgesindeki Yılanlı Tapınak 1850 yılında yapılmış. Yine görkemiyle şapka çıkartıyorum kendisine. Yapımından belli bir süre sonra budist rahip Choo Sor Kong’a adanmış burası. Efsaneye göre hayli inançlı bir adamın eviymiş ve bu ev adeta yılanların barınağıymış. Ev sahibin ölmesiyle yılanlar gün geçtikçe çoğalmış. Tapınakta onlarca yılan tablolarının, vazolarının olması bu sebeple. Baktığınız her yerde yılan görüyorsunuz desem yeridir. Yerli dindarların inanışına göre yılanlar buraya zorla getirilmemiş, kendi kendilerine gelmişler. İşte bu Yılanlı Tapınak, Kek Lok Si Tapınağı ve Penang Tepesi haricinde tarihi şehir içerisinde yürüyerek gezmek mümkündür.

St. Anne Kilisesi: Penang Adası’nın karşısındaki Butterworth’e yakın konumda Bukit Mertajam Bölgesi’nde bulunuyor. İnşa tarihi 1888. Katolikler bu kiliseye gelerek hac görevlerini yerine getirdiklerine inanıyorlar. Her yıl 26 Temmuz’da da St. Anne Festivali yapılıyor zaten.

Bu içeriği paylaş
İLGİLİ İÇERİKLER