HT Gastro
Seyahat

İzlanda: Ateş, buz ve elf diyarı!

İzlanda bugünün dünyasından değil. Dünyanın ilk zamanlarında bırakılmış ve öylece kalmış gibi. Dağlar, taşlar, buzullar, toprak, su, hava. Hepsi de daha önce görmediğim doğallıktalar. İnsan elinin hiç değmediği yerler buralar. Gerçek saflıkta yerler.

Giriş: 28.09.2021 - 00:14 Güncelleme: 18.12.2022 - 18:20
Haberler Gastro Seyahat İzlanda: Ateş, buz ve elf diyarı!

Gidip de görebildiğim ve İzlanda’yı yaşayabildiğim için gerçekten çok şanslı hissediyorum kendimi. İzlanda, jeolojik olarak hem Avrupa hem de Kuzey Amerika kıtasında diyebiliriz. Adanın büyük bir bölümü volkanik. Durum böyle olunca da adadaki iki yüz civarındaki yanardağın hâlâ faal olma özelliği söz konusu tabii.

1490 metre yüksekliğindeki Heklâ Yanardağını bilmeyen yoktur sanırım. Zaten adanın birçok bölümü geçmişteki yanardağ püskürmeleri sonucu oluşmuş. Neredeyse tamamı lav ovalarıyla kaplı. Bu ovalarda yer yer jökül adı verilen buz kubbelerine de rastlanıyor. Bunların en büyüğü ise Vatnapöhull. 8 bin 5 yüz km2 ‘yi bulan yüzölçümüyle Avrupa’nın en geniş buzulu. Bu arada Jökulsarlon, İzlandaca’da buz gölü anlamına geliyor. Reykjavik'e yaklaşık 400 km uzaklıkta ama mutlak suretle görülmesi gereken bir yer.

Gaysir’e İzlanda’nın kombisi diyebiliriz!

Adada bol çağlayanlı birçok ırmak ve çok sayıda da krater gölü bulunuyor. Ancak adanın yanardağlarından sonra en önemli özelliği gaysirlerdir. Bu sıcak su kaynakları ısınma ve elektrik enerjisi elde etmede kullanılıyor. İzlanda, bugün etkin durumda olan 30 kadar volkana ve zengin termal kaynaklarına sahip. Reykjavik'e 100 km uzaklıkta Gaysir bölgesinde İzlanda'nın altının nasıl kaynadığını gözlemleyebilirsiniz. 100 derece sıcaklıktaki kaynar suların sıkışıp kendini gökyüzüne fırlatması ve havada biranda buharlaşmasını çıplak gözle izlemek gerçekten müthiş bir deneyim. Bu sıcak sular ayrıca İzlanda'da okullara, evlere kadar gidiyor.

Gljufurarfoss, Seljalandsfoss ve Reynisfjara

Reykjavik'e yaklaşık 140 km uzaklıkta bir şelale burası. Ufacık bir girişi var. Ufak bir akarsu üzerinden taşlara basarak bu şelalenin aktığı yuvaya geliyorsun. Yolculuğun bu kısmı çok çetin gerçekten. Ama değiyor kesinlikle. İzlanda dilinde “foss” şelale demek. Bu sebeple İzlanda seyahatinizde “foss” yazısını gördüğünüz her tabelanın peşinden gidebilirsiniz. Bu da onlardan birisi, bir önceki şelalenin hemen yanında diyebileceğim bir noktada Seljalandsfoss. Bu şelalenin en güzel kısmı ise dibinde durarak üzerinden akan suyu izlemek. Reynisfjara alamet-i farikası siyah kum. Yani kumsal tamamen siyah kumdan oluşmakta. Son derece ilgi çekici. Malum İzlanda volkanik bir ada. Bazıları da hali hazırda aktif. Siyah kumlar da bu yanardağların ürünü. Simsiyah. İzlanda'da bu kumlar için uğur getiriyor deniliyor. Game of Thrones dizisinin de çekildiği bu bölge gerçekten fotoğraf tutkunları için de müthiş malzemeler sunuyor.

Balina ve atlar adanın olmazsa olmazları

İzlanda'da balina turları da yapılıyor. Günde 2 kere yapılan bu turlar genelde güneşin doğduğu ve battığı saatlerde olmakta. Neden mi? Balina en çok bu saatlerde şehre yakın denizlere gelirmiş de o yüzden. İzlanda'da balinaları görebileceğiniz iki yer var. Reykjavik ve Akureyri. Bu iki şehirde yapılan balina turlarına mutlaka katılın. Balina görebileceğiniz garantisi vermiyorlar tabii ama biliniz ki yunusları kesin görürsünüz. Gerçekten müthiş bir atmosferde ilerliyorsunuz okyanusta. Teknede bazen sessizlik isteniyor, tekne motoru durdurup balina sesini duymaya çalışıyor. Bu sırada balina görülünce o tarafa doğru dümen kırıyor kaptan. İzlandalılar’ın gurur duyduğu en önemli unsurlardan biri de atları diyebilirim. İzlanda atlarının da nüfusu 100 binin üzerinde. Atların Viking döneminde adaya getirildiği biliniyor. Normalde atlar 4 farklı stilde koşarken burada atlar 5 farklı stilde koşuyor. Bu sebeple de İzlanda atı denmekte.

İzlanda havası ve bitki örtüsü

Bir ada ülkesi olan İzlanda'da kış ayları okyanusun etkisiyle nispeten yumuşak geçmekte. İzlanda’nın bulunduğu enlem dâiresine karşı iklimi çok soğuk değildir. Gulf Stream akıntısının etkisinde kalan adada yazlar nemli ve serin geçiyor. Kışlar ise oldukça yumuşak. Kuzey kesiminde haziran ayında güneş 18 gün süre ile hiç batmadan ufuk hattı üzerinde durmakta. Ormanların çok az oluşu ve iklim şartları adada yabani hayvanların bulunmamasına sebep olmakta.

Kuzey Işıkları ve Blue Lagoon

Kuzey Işıkları, şayet doğru zamanda doğru yerdeyseniz kuzey ışıklarının rengarenk ışık oyunlarına tanıklık edebilirsiniz. Bunun için başta Nasa olmak üzere size doğru verileri sunabilecek birçok internet sitesi de mevcut. Onu yakalamak için kafanızı gökyüzüne çevirmeniz, bakışlarınızı keskinleştirmeniz yeterli. Blue Lagoon ise adanın en romantik doğa olaylarından biri kuşkusuz. Mavi sularıyla beyaz kar manzaralarına eşlik eden bu göl, yaz kış 38 derece suya sahip. Karla kaplı zamanlarda bile ziyaretçi akınına uğrayan Blue Lagoon’un termal zengin suyu gençleştirip güzelleştiriyor. Jeotermal deniz suyu olan Mavi Göl, dünyanın her yerinden turistlerin gençleşmek, tedavi olmak, İzlandalıların ise sosyalleşmek için ziyaret ettikleri bir göl. Filmlere de konu olan Mavi Göl, adını mavi sularından alıyor. Kapalı mekanlardaki termal sular gibi kokusu ve sıcaklığıyla bunaltmayan Blue Lagoon’da saatlerce vakit geçiren ziyaretçiler, çeşitli kokteyller içerek hem dinlenip hem de ciltlerini yeniliyorlar.

Ada nüfusu gelenekçi ve korumacı

Ada’nın nüfûsu yaklaşık 350 bin. Bu nüfusun % 80’i şehirlerde, diğer kısmı köylerde yaşamakta. Başkent Reykjavik'in nüfusu ise 150 bin civarında. Şehirlerin çoğu kıyı kesimlerde ve ağırlıklı olarak güneydeki ovalarda kurulmuş. İzlanda halkı için Theogir’in koyduğu kurallar bugün de hala geçerli. Mesela topluma açık yerlerde bira ve benzeri alkollü içkiler içmek yasaktır. Kendilerine özgü dillerini, kültürlerini, efsânelerini ve geleneklerini korumak için de ellerinden geleni yapmaktalar. Bu ülkenin eğitim düzeyi son derece yüksek. İzlanda halkı, bildiğiniz gelenekçi bir toplum. Her ada insanı biraz öyle değil mi aslında. Karakterlerinde var bu hisler. Örf, adet, yerel dil, kültür, efsane ve diğer tüm geleneksel ögeleri koruma altında ada insanı tarafından. Bu konuda da oldukça hassaslar. Tartışılmaz. Ekonominin temeli ise balıkçılık. Yıllık tutulan balık yaklaşık olarak 1 milyon 500 bin tondur. Başlıca tutulan balıklar balina, moriya ve ringa. Ülke ihracatının % 80’ini balık ürünleri, balık konservesi, tuzlanmış ve dondurulmuş balık, balık unu, balık yağı ve gübre meydana getiriyor. Ancak son dönemde turizm son derece gözde. Yılda iki milyonu aşkın turist adaya gelmekte. Bu da milyarlarca euro demek aslında..

Bu içeriği paylaş
İLGİLİ İÇERİKLER